Erotizm ve tensel cazibe merkezleri
(Cinsel içerikli yazı, çocukların okumasına mani olunuz)
Erotizm kelimesinin kökeni olan eros Eski Yunan felsefesinde tutkulu ve şehvetli aşkı temsil eder. Terimin eski felsefi kullanımına baktığımızda kabaca “hayat enerjisi” diyebileceğimiz bir anlamı vardır. Fakat zamanla bu anlam değişerek, erotizm cinsel enerjiyle özdeşleştirilen kavramsal bir kapan içerisine yerleşmiştir. Bugün de erotizm veya erotik denince ilk akla gelen anlamlar arasında cinsel arzu ve uyarılma hali vardır denilebilir.
Tensel açlıklarımız ve utanmazlıklarımız bozulan ahlakımızla birlikte giderek had tanımaz hale geliyor. Bu ise en çok kadınlara yük yüklüyor ki düşünen, üreten, çalışan mevkiden inip birer zevk aracı durumuna düşüyorlar.
Hemen burada belirtelim ki burada tenkit edilen dekolte düşkünlüğü yahut erotizm tuzakları ile anılan kesim kadar, bunun tam aksini yaşam tarzı olarak belirlemiş kesim de hatalıdır. Yani çağdaşlığın sınır tanımazlığını eleştirirken, kapanmanın şekilciliği de bana göre yanlış. Ve ben burada yaşam tarzlarını değil, gözlerimize sokulan erotizm ve ahlak düşkünlüğü konusuna vurgu yapmak amacındayım.
Gençler için sahneler, ekranlar, mağaza vitrinleri, gazete manşetleri birer tuzak durumunda bu anlamda. Et ticarethaneleri gibi birileri açılmayı, sınır tanımazlığı, seksi, cazibe merkezlerinin üst sıralarına taşıyor ve ahlaki yasakları deldiriyor. Saat reklamlarından parfümlere, dondurma reklamlarından filmlere, korkunç bir propaganda ile karşı karşıyayız ve çocuklarımızı koruyamıyoruz.
Ayıbın yorgan altında olmasını bilen bir nesilden gelen biri olarak ben dahi bazen izlediklerimden kızarıyorken, çocukların ve gençlerin bu sahnelere duyarsız kalması imkansız. Kasıtlı tüm bu sahneler onların utanma duygularını yok etmek üzere tasarlanmış, sözde medeniyet adına geleneksel anlayışın terki için eğitiyor ve bizler ebeveyn olarak bu gidişatı durduramıyoruz.
Tensel açılma yaşının çok aşağılara düşmesi ise sübyancılığı doğuruyor ve ahlaki sınırlar bir kez daha zorlanıyor.
Hedefimde sadece kişiler yok. O reklamın sponsorundan, o dizinin senaristine kadar, makyajcısından ses ve ışık direktörüne kadar herkes sorumlu ve istekli nedense. Ekranlardan korumak azminde olduğumuz halde erken saatlerde yayınlanan mesela dondurma reklamlarını çocuklarımızdan saklayamıyoruz.
Kaset yapanlar, reyting alanlar, ödül alanlar, arananlar, magazin sunucuları, magazin röportajcıları, paparazzi haber aktörleri nedense hep dekolte, lüks veya dikkat çekici kıyafetli olanlar.
ben tedbirin kolay olduğunu düşünüyorum ama tedbirsizliğin de kasıtlı olduğuna inanıyorum.
O halde işin doğrusunu evlatlarımıza nasihat etme mecburiyetimiz var.
Ahlakları sadece film izlemekle, reklamla bozulmayacak elbette çocukların ama bunlar ısındırma turları ve aynı zamanda da moda-marka-mini isteği yaratarak yaşamın pek çok alanına etki ediyorlar. Güzellik yarışmalarının galipleri reklam ve dizilerde boy boy. Her hafta oynayan bölümde mutlaka bir kaç dekolte yahut frikik yer alıyor.
Ürün yerleştirme adı altında yatak sahneleri korkusuzca izlenebiliyor ekranlarda.
Çocuklarımızın aklı karışıyor. Verilen aile terbiyesi ile ekranlardaki hayatlar birbirine ters olunca çocuklar ikileme düşüyor. Okulda, sokakta, iş yerinde kendisi gibi ikileme düşenler arttıkça ve zarardan etkilenenler çoğaldıkça kendisi de değişiyor ve yapılmak istenen hedefine ulaşıyor. Malesef bu ilk basamak yani ısındırma turları. Gerisi gece kuşaklarıyla, müzik klipleriyle geliyor. Paralı-şifreli kanalardaki serbestlik ise baş döndürücü olunca ve erotik yayınlara ulaşmak kolaylaşınca sevgiler , aşklar yerini gecelik ilişkilere ve özendirici kıyafetlere bırakıyor ki bu çok tehlikeli. Çünkü sevgiyi öldürüp, karşı cinsle olan ilişkileri sıradanlaştırıyor, ete kemiğe büründürüyor.
Aileler, öğretmenler, büyükler ve tabi gençler dikkatli olmalı bu konuda.
Çünkü hepimize, özellikle gençlere ve çocuklara yeni ve saplantılı bir YAŞAM TARZI empoze ediliyor bile isteye.
bence.