Erdemle yaşanması gereken hayatlarımız; dünya sınavı
Yaşam yani bize bahşedilen hayatlar sıradan yahut rastgele değil, bir projenin, silsilenin sonucu. Kadim tarihte, ilk zamandan da öncesinde yaşanan bir Yaratış’tan (fıtrattan) doğan zorunlu bir sonuç. (A’raf suresi 11-25’nci ayetler)
İnsanın topraktan yaratılışı esnasında, Yüce Allah insan bedenine ruhundan üflediği zaman tüm mahlukatın ona secde etmesini istedi. Bu secde tabiki bildiğimiz anlamda değildi, takdir etme, değer verme, içerisinde Allah’ın bir parçasını taşıdığı için saygı duyma anlamındaydı. Dahası o secde bize değil, Yaratıcı’mız Allah’a edilecekti.
İblis bu ince nüansı anlayamadı ve ateşten yaratılmış bir cin olarak, topraktan yaratılmakta olan insandan üstün olduğu iddiasında bulundu. Ateş ve toprağı kıyaslamak gibi cahilce ve asi bir yaklaşımı neticesi huzurdan kovuldu, tevbe etmesi beklendi. Lakin o insan bedenine Allah’ın ruhu üflenince de secde etmekten kaçındı ve kaybedenlerden oldu, lanetlendi.
İnsan cennete koyuldu ve İblis bir şekilde onları orada yasak meyveyi yemelerine sebep olarak kandırdı. İnsan ve eşi tevbe etse de cennetlerden çıkarıldılar ve dünyaya sınav için var edilen dünyaya gönderildiler. Bu gönderim aynı zamanda İblis’i ve ona uyan asi Cinleri de kapsamaktaydı.
İblis huzurdan kovulması, lanetlenmesi, cehenneme mahkum edilmesine sebep olarak isyanını değil de insanı gördüğü için boyunu aşan bir yeminde bulundu ve kıyamet sonrasına dek süre isteyerek insanın güvenilmezliğini ispat edeceğine dair ruhsat ve müsade istedi. O’na göre Allah (haşa) adaletsizlik yapmış, hata yapmıştı. Dedi ki yaratılanı değiştireceğim, doğruyu yok edeceğim, imanı ortadan kaldıracağım, insanın güvenilmezliğini ispat edeceğim, kandırıp onu da cehennemlik edeceğim.
Yüce Allah onu bir sınav vesilesi olarak tayin edip süre, ruhsat, izin hatta taktik verdi. Dedi ki; sana uyanlarla sonun ateştir. Benden vazgeçmeyenler, sana kanmayanlar için cennetler yurt olacaktır.
Bu telkin ve tebliğle dünya sınavı başladı. İnsan cennetlere layık olduğunu, şeytana uymayacağını ispat için, rüştünü ispat için dünyada kısa bir süre yaşamaya mecbur oldu.
Dünya süsleri aldatmaca içindi, salma atlar, kadınlar, mum kokuları, bilinci yok eden uyuşturucular, sınırsız hırslar, kibirler, amansız şehvetler kandırmak içindi. Zorlaması yasak olan süslü gösterip korkutmakla yetinmek zorundaki şeytan kandırmak için elinden geleni yapacaktı. Nefisler terbiye edilmedikçe kötülüğü emredecekti. Sınav bu şartlar altında sürüp gitti. Nesiller geldi geçti, savaşlar yaşandı, zamanlar eskidi.
Bizler doğduk ve halen sınavımız devam ediyor.
Yapacağımız şey çok basit cennetlere geri dönmek için; Allah’ı sevmek, Allah’tan korkmak ve Allah’tan vazgeçmemek. Şeytana uymamak, şeytandan yana olmamak. Yani hem iyi olup hem kötülükten sakınacak ve zulme baş kaldıracağız. Tek şart bu!
Dünya sınavı bu sebeple geçici hayatımızın, sonraki sonsuz hayatımıza dair önemli bir verisi. Bu dünya kalıcı mekanımız değil. Bu fani bedenler mezarda çürüyüp yok olmayacak. Hesap var, mizan var…. kıyas var.
Bu hayatı bu nedenle güzel, huzurlu, doğru, düzgün, hakkaniyetli, adil yaşamak zorundayız haysiyetle. Çünkü iyi ve güzel olan her şey Allah’tan yana olmak demek. Çirkin ve kötü her şey ise şeytandan yana olmak demek. Madem ki sınavdayız, madem ki iyilik edip zulümle mücadele edeceğiz kaybedecek zamanımız yok.
İnanıyorsak çirkin ve günah işlerden sakınacak, vefa gösterecek, daha doğmadan evvel verdiğimiz misaka sadık kalacak, şeytanı amansız düşman bileceğiz. İnanmasak bile durum bu. Çünkü hesap Kur’an ile olacak ve en ateist geçinenler dahi hesaba çekilecek.
O halde akıl aklı kullanmayı, düzgün ve helal yaşamayı, vatana, millete sadık, Allah’a yardımcı olmayı gerektirir. Çünkü bu vatan ve millet ailemizdir, yuvamızdır, ocağımızdır. Burada yaşayacak ve buradan çıkarılacağız.
Dünya sınavı ne kadar sürer bilinmez ama hepimizin kıyameti kendi ecelimiz ve o ecelin randevu verme gibi bir huyu yok. On saniye sonra da olabilir, yirmi sene sonra da. Sınavdayız ve sınavın süresi belirsiz.
Yapabildiğimiz kadar çok doğru soru çözmek akıllıca olanı. Yanlış, boş soruların üzerinden geçmek, doğru yapmaya çalışmak lazım.
Çünkü bu sınavdan başka sınav belki olmayacak.
Şu net ve açıktır ki sınav sonrası yaşanacak sonsuz hayatın galibi muhakkak Allah olacaktır. İblis cezasını bulacak, ona uyanlarla birlikte cehenneme girecek ve oradan çıkamayacaktır. Bunda şüphe ve tereddüt yoktur. Soru; bizim hangi tarafta olacağımızdır ki bu sınavın en değerli soruları namaz, hac ibadeti, zekat değil, Allah rızası ve iman’dır.
Şekli, gösteriş için, sahte inanç ve hareketler puan değil ceza doğuracak, para, makam ve lüks hayatlar kefaret değil sorumluluk getirecektir.
Bağımsız, güven içinde yaşamı bizlere sunan insanlara minnet duyarak, sürekli gelişim ve beraberlik içinde barışı destekleyerek, kötülüğe karşı çıkarak, iyiliğin kazanmasına vesileler yaratarak yaşamak sınavın güzelleri…
Şeytan ve dostlarına arka çıkmak, şeytanın izinden gitmek ise yapılacak en büyük hata….
Benden demesi.
Erdemle, haysiyetle, onurla yaşanan, eziyetlere maruz kalsa da teslim olmayan, şeytanın hile ve tuzaklarına düşmeyen, fakirlikle, ölümle, hürriyetsizlikle korkutulamayanlara selam olsun.
Erdemle yaşanması gereken hayatlarımız; dünya sınavı . Bu sınavı anladıktan sonrası kolay… bence.