Düşünüyorum öyleyse varım
Latince “Cogito, ergo sum” (Fransızca: Je pense, donc je suis). Düşünüyorum, öyleyse varım demek. René Descartes’ın felsefi sözü.
Açık seçik ve belirgin fikirler dışında hiçbir şeyi kabul etmemek, her sorunu çözümü için gerekli sayıda parçalara ayırmak, düşünceleri basitten karmaşığa doğru sıralamak, gözden kaçmış bir şey olup olmadığını sürekli kontrol etmek anlamında.
Örneği de şu;
Duyularımız bazen bizi aldattığına göre, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farz etmeliyim. Burada sobanın karşısında oturduğumu nasıl bilebilirim? Bundan emin olamam. Rüya ya da hayal görüyor olabilirim. Ya da muzip bir şeytan benimle oyun oynuyor olabilir. Kuşku duymayacağım tek şey, bir şey düşünüyor olmam. Rüya gördüğümü, benimle alay edildiğini ya da bir bedenim olmadığını düşünsem bile bu böyle. İşte buldum! Düşünüyorum, öyleyse varım!
Peki bizler var mıyız o halde?
Her şeyi göründüğü gibi zannedip, sorgulamadan kabul ederken, gerçek mi diye araştırmadan hüküm veriyorken, aklımızı kullanıyor muyuz? Yoksa birilerinin bizlere öğrettiği hayatları mı yaşıyor ve şartlandırılışlarımızı mı bilimselleştiriyoruz? Var mıyız, yok muyuz?
Fakirleştirilirken, öldürülürken, dizilerle uyutulurken…. var mıyız, yok muyuz?
Hayatın anlamını sorgulamıyorken, meşgul ediliyorken, inanç ve değerlerimiz değiştiriliyorken…. var mıyız?
Resme bir bayan koydum… en çok bayanlar mağdur diye. Erken evlilikler, okuldan uzaklaştırılmalar, ikinci sınıf muameleler onların kaderi edilmiş…. peki kadınlar var mı? Ne halde olduklarını düşünüyorlar mı?
Emekliler üç kuruş maaşa neden layık görüldüklerini düşünüyorlar mı, çalışanlar patronları zenginleştirirken aç kalmalarının sebebini düşünüyor mu? Varlar mı, yoklar mı?
Fikirlere prangalar vurulurken,,, toplum olarak var mıyız? Güdülen sürüler miyiz yoksa?
Ne çok soru var değil mi? Peki siz kendinize soru soruyor musunuz ara sıra da olsa? Ara sıra bile olsa var mısınız?
Aklınızı kenara mı koydunuz da, sizin aklınızla alay etmelerine razı oldunuz da, köleliğe razı mı oldunuz, barbarlara, canilere, insan düşmanlarına?
Düşünüp düzelttiniz mi kendinizi, etrafınızı, toplumu, Ulusu? Yoksa akıntıda akıp giden kuru bir yaprak mısınız hala?
Kalbimizin, vicdanımızın sesini en son ne zaman dinledik, ne zaman bir mektup yazdık, haklarımızı en son ne zaman savunduk?
Ailece, toplumca var mıyız, yok muyuz?
Meslekler var mı? Dernekler var mı? Gerçek mi tüm bu gördüklerimiz, göstermeceden ibaret mi?
Düşünün, var olun, gölgede kalmayın.
bence.
Düşünüyorum öyleyse varım demedikçe insan olamazsınız çünkü düşünmezseniz, sorgulamazsanız, iradeniz, tercihleriniz ve fikirleriniz olmaz, et yığınından ibaret kalırsınız. Bu da yoksunuz, yokluksunuz, yok sayılıyorsunuz demek!