Doğru tarafta olmak haklıdan yana olmak
Başlık resminin sol tarafına adalet terazisini bilhassa koydum. Çünkü bence doğru taraf yakınınızın, sevdiğinizin tarafı değil, haklının tarafı, adil ve doğru olanın tarafı. Sizlerin de bence olmanız gereken taraf hakkaniyetin gerektirdiği taraf.
Bu cümleyi hafife almayın. Denemesi de bedava. Kendiniz dahil etrafınızdaki herkes önce kendisine torpil geçiyor. Haksızken bile üste çıkmaya çalışırken, sizleri yanında görmek istiyor. Yani yanlış yaptığını bile bile sizden destek ve yardım istiyor. (Malesef bizlerde o yanlışa çoğu zaman destek veriyoruz.) Akrabalar, çocuklarımız adaleti hiçe sayarcasına kayrılıyor meselelerde. Mesela kavgayı başlatan çocuğumuz olsa da diğer çocuğun şikayetçi annesini susturmaya çalışıyoruz ve yakınlarımız gerçeği bildiği halde bizi desteklesin istiyoruz diğer anneyi susturmak için, şikayetini geri alsın, aksine o bizden özür dilesin diye.
Bu insanlık da değil, ahlak da değil, doğru inanç sistemi de değil. Adalet duygusu işte böyle en temelden sarsılarak yıkılıyor. Haksızlık yapıyoruz yani.
Madalyonun aksi tarafında doğru tarafta mıyız sorusu var. Yaşam ve düşüncelerimizle, anlayışlarımızla doğru tarafta mıyız ki destek istiyoruz. Yanlışlarımıza destek isterken tek düşüncemiz haklı çıkmak. Çünkü egomuz bunu gerektiriyor. Karşı tarafa zulmediyoruz, üzüyor, kırıyoruz ama önemli olan kendi kibrimiz, çıkarımız….
Doğru taraf adaletin, güzelin, hak’kın tarafı. Objektif olmak adaletli olmak demek. Yani taraf tutmak zorundayız ama bu taraf eşimiz dahi olsa haklının tarafı olmalı.
Ben kendi adıma hakkaniyet taraftarıyım. Bu yazdıklarımın da sonuna kadar arkasındayım. Ya siz? Gerçeğe ve adalete her zaman ve tam destek verdiğinizi söyleyebilir misiniz?
Kıyısından köşesinden değil, taraf olmak tam destek demektir. Kırmaktan çekinerek, orta yolu bulmak, orta yolu da kirletir. Dost acı söylerse ki öyle olmalıdır, kıracağınızı da bilseniz dostlarınıza doğruyu söyleyin, karşıdaki haklıysa tanımasanız bile onu tutun. Bu dostunuza ihanet etmek değil, gerçek dostluk. Şayet o sizin bu erdemli hareketinizden dolayı sitem ediyorsa, korkarım o insan sizin için gerçek dost değildir ve ilişkinizi gözden geçirmenizde fayda var.
Aynı bedbahtlığı siz dostlarınıza yapıyorsanız da yani haksızken destek bekliyorsanız…. korkarım siz temiz ve düzgün değilsiniz ve dostlarınızı da kirletiyorsunuz. (Biraz acı oldu ama öyle!)
Diyelim kız arkadaşınız evlendi ve eşi ile tartışma yaşıyor. Siz de o evdesiniz o esnada. Müdahale etmeniz gerek ama ikisi de size haklılığını ispata çalışıyor. Şayet siz adamın doğru olduğunu bile bile sırf arkadaşınız diye bayanı tutarsanız ki çoklukla malesef öyle ne olur? Kavgayı bitirir, belki geçici sulh bile sağlarsınız ama kadın o hatayı yapmaya devam eder, siz yalancı şahit olursunuz, iradenizi o arkadaşınıza teslim etmiş olursunuz, gerçeğe ve adalete ihanet etmiş sayılırsınız.
Böyle yapıyoruz çünkü hemen bizler ve onlar diye gruplaştırıyoruz hayatı. Bizden olanları kayırıyor, onları haklı bile olsalar ezip geçiyoruz. En azından dedikodularımızla.
Bu durumda biz yanlışı desteklemekle kendimizi de kirletiyoruz yavaştan.
Bitaraf olan bertaraf olur sözü meşhurdur. Şahitlikten kaçınmak da hoş değildir, dinen de bu böyle.
Tarafsız olmak benim çok onaylamadığım bir şey. Aman beni karıştırmayın, ya da ben karışmam demek hayatın hakkını vermemek, adaleti ıssız çöllerde yalnız bırakmak demek. Buna hakkımız yok.
Tarafsız kalınacak, karışılmayacak, fikir öne sürülmeyecek şeyler vardır elbette. Mesela bilmediğiniz bir mesele de konuşmak doğru değildir, ya da şahit olmadığınız bir konuda. Ama şahitseniz, adalet adına konuşmak ve doğruyu söylemek zorundasınız.
Çünkü hakkaniyet bu hayatın en önemli üç kelimesinden biri.
Bilerken susarsanız da dilsiz şeytan olursunuz ve kötü-çirkin her zaman galip gelir iyiye-güzele.
Feryat etmek, isyan etmekten korkarsanız da derim ki Allah kötü sözün açıklanmasını istemez ama bunun istisnası zulme uğrayanın feryat etmesidir. Yani ortada bir zulüm varsa konuşmaya mecbursunuz. Hele canınız yanarken susarsanız kendinize ve dine kötülük etmiş olursunuz.
Kısaca adaletli olmak, teraziyi doğru tartmak mühim. En yakınınız da olsa doğrudan yana olmak ve şahitlikte de doğruyu söylemek borcu herkes için vardır, elzemdir.
Tarafsız olmak yani konulara tarafsız, önyargısız yanaşmak güzel ve zaten olması gereken. Buna objektif olmak diyoruz. Lakin durumu anladıktan sonra yapılması gereken şey adil olmak. Buna da insanlık ve erdem diyoruz. Doğru yaşam şekli diyoruz.
Doğru tarafta olmak, haklıdan yana olmak bu anlamda çok önemli ve saygıdeğer bir prensip.
Bence.
Ve bu tuttuğunuz takım için de geçerli, siyasi partiniz için de, anne ve babanız için de, iş yerindeki meslektaşınız için de, evinize temizliğe gelen bayan için de. Gereksiz ve haksız tutuş fanatizmdir ki gerçeğin çoğu zaman düşmanıdır. Hata ve kusurlarını görmezden geldiğiniz ya da mazur gördüğünüz sempatikleriniz hata yaptığında siz destek vermeye devam ederseniz onların kişisel gelişimini de sekteye uğratırsınız, toplum düzenini de bozarsınız, ahlak erozyonuna da destek vermiş olursunuz.
Benden demesi.