Dinen mükellefiyet ne zaman başlar ?
Amel defteri inancımıza göre günah ve sevapların yazıldığı (izafi) kayıttır. Buna göre hesaba çekileceğimize, irili ufaklı hiç bir şeyin atlanmadan o deftere yazılacağına inanırız. Herkesin bir defteri olacağına, kimsenin başkasının günah veya sevabını üstlenemeyeceğine de, yani amel defterlerinin bireyselliğine.
Yine inanırız ki o defterin sıfırıncı günü yani ilk satıra yazılmaya başlanma zamanı çocukluktan sonradır, kendini bilemez hale gelmek ise son sayfanın son satırıdır. Son zamanı bilemeyiz, herkes için farklıdır. Hatta gün olarak amel defteri hangi gün başlıyor söylemek haddimiz değildir lakin Kur’an ayetleri bize bazı ip uçları vermektedir. Buna göre amel defterlerinin açıldığı zaman (herkes için farklıdır) bedenen değil zihnen uyanış ve hazır olma anıdır.. İzah edelim.
Din iradeyi esas kabul eder ve mesuliyeti tamamen idrake bağlar. Yani aklı olmayana, delilere mesuliyet yoktur. Bedenen noksan-e3ngelli olanlara da mahzurları nispetince. Bu şu demektir ki dinen ergen olmak yani mükellefiyeti üstlenmeye başlamak dinin ve hayatın gaye, sebep ve sonuçlarını anlayabilme anıdır. Bu da bilinçlenmeyi ifade eder.
Bunu bebek yaşlara çekmek dine ısındırmak gayesinden öte gidemez. Çünkü anne ve baba amel defterleri açılana kadar çocuklarının düzgün yetişmesinden mesuldür. Bu mesuliyet o çocukların hatalarını kapsamasa da o terbiye noksanı aileden kaynaklanıyorsa ebeveynlere vebal getirecektir. Mükellefiyetle birlikteyse ailelerin artık sınavı çocuklarına verdikleri terbiyenin sonuçlarıyla alakalı olacaktır. Yani hırsız yetişen çocuk can yaktıkça, hak yedikçe, çaldıkça aileler de vebal üstlenecektir.
O halde çocuğun dinen mükellefiyeti ne zaman başlayacaktır? Bu bedenen ergen (!) olunan cinsel bir tarif olacak kadar şekilci izah edilemez. Aksine bedenin dinen sorumluluk almakla alakası yoktur. O bir gösterge olabilir ama kıstas mantıken yani aklen ve kalben sorumluluğun bilincinde olma yaşıdır. Bu hayatın tanınmasından, dinin öğrenilmesinden, güçlüklerle karşılaşılmasından sonraki bir zamandır. Yani ağzı hala süt kokan çocukların amel defteri açık değildir.
Mükellefiyet yaşını altıya, üçe çekenlerin niyeti elbette cinsel arzularının kirliliği nedeniyledir. yarattıkları kavram karmaşası dine zarar verirken onların şehvetine hitaptan öte gidememektedir. Şeklen dinci yaratma emelindeki bu insanlar dinen mana ve önemini de bu halleriyle yok ederler ki vebaldir. Dine ısındırmakla, dinen mesul kılma arasındaki farkı göz ardı eden bu maksatlı zihniyet aslında bu yaşın en az 18 olduğunu da pekala bilmektedir. Çünkü hayat, okul, meslek, maaş gibi gerçeklerle tanışıp yüke vurulma zamanı ancak o yaşlarda gelir. Keza dinen irade kullanma, bilinçlenme, kalbi dinleme, nefsi terbiye o zamanlarda başlar.
Velhasıl dinen mükellefiyet yaşı herkesi için değişse de kız ve erkek çocuklar için en az 18’dir. Oy kullanma, ehliyet alma, askere gitme yaşı bu sebeple 18’dir. BU bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçektir. Yoksa dokuz yaşında kızla evlenmek için uydurulan safsataların dinle alakası yoktur. Şayet eski Arap kültüründen örnekler veriliyorsa da bilinmelidir ki eskiden Araplarda kızların yaşı adet gördüğü andan itibaren hesaplanırdı. Yani dokuz yaşında denilen kız aslında adet gördüğü mesela 12 yaşa ilave dokuz yaş eşittir 21 diye anlaşılırdı.
Kadını eve hapsetmek, yok saymak hevesiyle köleleştirip idraksizleştirmek girişimlerinin de bir sonucu olarak bebek gelinler yaratmak hevesindekiler terminolojiyi kendileri yazarak dine zarar vermektedir. Bu haldeki kız çocuğu kocasına mahkum, evden çıkamaz halde, irade kullanamaz vaziyette mi sınav olacaktır? Sınav bireyselken nasıl başkasının günah ve sevabını üstlenecektir?
Uzatmayalım… dinen mükellef olmadan evlilik de olmaz, dinin gereklerine zorlamak da. Dinin gerekleri adına tesettürü mecbur kılmak bebek yaştakilerin hayatı tanımamasına, sosyal hayattan mahrum kalmasına sebep olacağı için son derece zararlıdır. Mükellefiyetin ilk şartı neden ve nasıl sınav olacağını, hangi sorularla karşılaşılacağını anlamak, dolayısıyla hayatı tanımaktır. Bebek yaşta hayatı tanımaktan mahrum edilen çocuklar sınava hazır hale gelebilir mi? Dostu, düşmanı, doğruyu, yanlışı tanımadan…. hangi kitaptan ne sorulacağını bilemden sınav olmak gibi…. hayat sınavı başlar mı?
Bunun bedenen cinsel aktivite göstermesiyle eşitlenmesi hakkaniyete sığar mı? Sığmaz.
Benden demesi.