Din, felsefe değildir, içsel olduğu için akıl yoluyla kısmen açıklanabilir ve düşünce ile yapılan felsefi yorumlar insan mahsulü olduğu için kutsalı etkileyemez. Yani dinin gerçek, içerik ve manası değişmez. Kutsal olduğu için tam olarak bilinmesi de imkansızdır ve zaten insanlarca tam anlaşılması da istenmemiştir. İnsanlara yeten kısmı bilinmesi gereken kadardır ve haddi aşmamak din meselelerinde önemli bir yer tutmaktadır. Lakin bu zalim insanın fikir üretip yorum yapmasına, isimlendirme merakına ve akım üreterek popülerlik kazanma gayretine mani değildir. Üstelik tamamına yakını zararlı bu felsefi akımlar yazık ki tüm dünyayı olduğu gibi bizim gençlerimizi de olumsuz etkilemektedir.
En az bir tanrının var olduğu inancı: Teizm olarak adlandırılır ve ilk çağlardan itibaren insanlar bir Tanrı olması gerektiği konusunda hemfikirdir. Bunda da zaten yanlış yoktur. Bunun devamında kutsal dinler (Semavi yani kutsal bir kitaba ve peygambere dayalı olanlar) belirdikçe insanoğlunun merak ve yorumlaması da artarak devam etmiştir. Bugün gelinen noktada onlarca, yüzlerce akımdan söz etmek mümkündür fakat buraya sadece bir kaç tanesini alacağım.
Çağımızın vebalarından olan ve inançsızlık olarak kısaca tanımlanabilecek Ateizm; tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları ve dinleri reddetmektir. Bu kimseler için din uydurma bir kavramdan ibarettir, hayat somut ve son’ludur, kutsallıktan ziyade maddecilik vurgusu vardır. Ahlaki olgular felsefe içerisinde önemli yer tutsa da bu olguların çıkış noktası din değil toplum ve insan yaşamıdır.
Dinsel bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan inancın adıysa Deizm‘dir. Bu çoklukla kendisini Tanrı’ya inanmak ama kitap ve peygamberleri reddetmek olarak gösterir. Yani yaratıcı güç vardır ama beşeri boyutta uzantısı kısıtlıdır, bilinmezliği sabittir, inandırıcılığı ve kişilerce telaffuz-tebliğ edilmesi şaibelidir.
Nihayet Agnostisizm; teolojik anlamda tanrının varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi akıma verilen addır. Farklı boyut, zaman ve manadaki kavramların bilinmeyeceği kuramına dayanan bu akım, sorgulamaların yersiz ve nihayetsiz olduğuna inanır.
Her şeyi kapsayan içkin bir tanrının, evrenin ya da doğanın tanrı ile aynı olduğu görüşü ise Panteizm olarak adlandırılır. Bunda madde ve maneviyat iç içe vaziyettedir. Tek beden de çift baş figürü öne çıkar.
Görüldüğü gibi sayısız akım kafaları karıştırmakta, özde tamamına yakını kutsal kitapları ve Tevhid’i reddetmekte, inançsızlığa hizmet etmektedir. Yine malumdur ki tümü insanlarca yapılan yorumlardan ibarettir, içerisinde insan olmayan anlamların reddi meyili vardır.
İş bu kadarla da kalmamaktadır. Bunlardan da türeyen onlarca daha akım ve izah vardır. Bir kaçına değinelim;
Tanrıyı tartışmanın anlamsız olduğunu öne süren düşünce: İgnostisizm
Her şeyin maddeden oluştuğunu savunan felsefi düşünce: Materyalizm
Birden çok tanrıya inanmak: Politeizm
Birçok tanrının var olduğuna inanmakla birlikte bu tanrıların her birinin sadece kendisine tapan kişilere karşı güçlü olduklarını (sadece o kişiyi etkileyebildiklerini) öne süren düşünce: Monolatrizm
Bir tanrıya bağlanırken diğer tanrıların varlığını da kabullenmeyi tanımlamak: Henoteizm
Tanrının kötü olduğuna inanılan felsefe sistemi: Disteizm
Tek bir tanrının varlığına ya da tanrının birliğine duyulan inanç: Monoteizm
Felsefe ve din biliminde başta olmak üzere, çeşitli öğretilerden bahsetmek ve bunları tanımlamak için geliştirilen yöntem: Düalizm
Her şeyin bir tek zorunluluğun, ilkenin, madde veya enerjiden olduğunu iddia eden görüş: Monizm
Evreni başlatan tanrının şu an evrenden ve içindeki birçok canlıdan küçük ve güçsüz kalmış olabileceği düşüncesi: Transteizm
Tanrı(lar)ın varlığı ile ilgili soru sormanın anlamsız ve hayatıyla ilgisiz olduğu görüşü: Apateizm
Somut evrenin ötesinde bir şey olduğu, ama bu bir şeyin tanımsız ve bilinmez nitelikleriyle kaldığı bir inanç biçimi: Letsizm
Tüm dinlere ilişkin saygı, tanıma, inanma durumu: Omnizm
Velhasıl kutsalın mahiyetine, gücüne zarar veren, anlaşılmasına mani olan ve kafa karışıklığı yaratan bu izah ve akımlar inançsızlığın ve şeytanların oyunlarından ibarettir, inancı sarsmak ve sulandırmak maksatlıdır. Hedef kitle ise öncelikle evlatlarımızdır.
Maksat ve ekip bu şekildedir ama bu dağınıklığa sebep onlardan da ziyade bizzat dini yaşayanlardır. Çünkü din içinde yapılan hata ve kusurlar, şekilcilik ve riyalar (ikiyüzlülükler), gençlerin ve çocukların yanlışları görmesine fakat bu yanlışı dine mal etmeleri neticesine yol açmaktadır. Hırsızlıklar, ahlaksızlıklar, dine aykırı davranışlar, cinsel fantezi doymazlıkları gençleri kuralların kalıcılığı ve ciddiyeti konusunda önce şüpheye düşürmekte, sonra soğutmakta ve nihayet uzaklaştırarak farklı akli felsefelere yaklaştırmaktadır.
Bunlardan en ciddi olanları şüphesiz ateizm ve deizm’dir ki inançsızlığın bu iki kolu malesef şu nesil için tehlikeli bir şekilde popülarite kazanmış haldedir.
Ailelerin bilgisizliği, okul hayatının zayıflığı, nasihatlerin neredeyse yokluğu, gençlerin bıkkınlığı eklenince, şekle mahkum sokak dinleri itibarsızlaşmakta, gençler için bu bahaneyle inanca küsme durumu ortaya çıkmaktadır.
Toplum ve devletin bu anlamda ciddi tedbir almaması ise işin içinde küresel mihrakların baş rolü kaptığı şüphesini doğurmaktadır.
bence gençler dinin gereklerini yapmak zorunda değildir ama bilmeye, anlamaya mecburdur. Çünkü bilmemek mazeret değildir.
Benden demesi.
Faydalanılan Kaynak: https://www.muhalif.com.tr/haber/teizm-ateizm-agnostisizm-nedir-farklari-nedir-24302