Dinde İsrailiyat ve Arabizm etkisi
İsrailiyat; hangisi olursa olsun tüm dinleri, muharref (bozulmuş, tahrif edilmiş, ilahiliği kaybolmuş) Yahudiliğe devşirme yemininin adıdır. Yahudilik ve Hristiyanlık bundan nasibini almış, sıra İslam’a gelmiştir. Bu yolda İsrailiyat’ın yoldaşı arabizm’dir.
İsrailiyat, İslamiyet’e, yanlış, sahte, batıl, maksatlı ve siyonist-şeytani dokunuşlardır. Ana gayesi; Yeni Dünya Düzeninde din olarak tezgâhlanacak Hakk’a düşman, Kur’an’a ters, tamamen insan ürünü, ortak ve ılımlılaştırılmış yeni bir din icat etmek, bu hümanist dini hobi seviyesine indirgeyerek İslam’ın yani tevhidin yerine koymaktır. Bunu da hedef dinlere sinsi mana ve batıl inançlar enjekte ederek yapacaktır, yapmaktadır. Hurafe ve uydurma hadisler ise göz bebeğidir.
Tefsirlerdeki kelime ve kavram oynamaları, hurafe ve örfleri dinden saydırma çabaları, din sınıfı teşkilleri, ayetleri saklama ve değiştirme gayretleri, sakal ve tesettür adetleri, bidat ve neshlerle dini rotasından kaydırma, sapkın ve hayvani isteklerin mazur gösterme teşebbüsleri, üstünlük-seçkinlik iddiaları, tefecilik saplantıları, kişi ve varlıkları ilahlaştırma gafletleri, şeytanı sevimli gösterme çabaları, Mesih ve teslis imaları, bebeklerle evlilik icazetleri, Yahudi sahabenin uydurma hadislerini dine sokma ihanetleri israiliyatın zehirli oklarına örneklerdir.
Özetle israiliyat, İslam’ı silerek ve imansız kitleler yaratarak, yeni dünyada muteber tek din olarak şeytan dinini kutsallaştırmaktır.
* Yahudilik üzerine oynanan israiliyat ile kast edilen Yahudiliğin tahrif edilişi, şeytan istikametinde sihir, batıl ve seçkinlik iddiasına yönlendirilişidir. Çünkü israiliyatın ardında Museviler değil, siyonist yahudiler vardır ve ilk tahribatı da ordu oluşturmak gayesiyle kendi dinlerine vermişlerdir. Yani israiliyatın hedefinde sadece İslam yoktur.
* Hristiyanlıktaki israiliyat ile kast edilen de siyonist Yahudi dokunuşlarının ve şeytani kabullerin Hristiyanlık içine sokulmasıdır.
Arabizm ise duru, Kur’ani, hak dine (İslam’a) ; Arap lisanı, Arap zamanı, Arap milliyetçiliği, Arap yaşam tarzı ve Arap örfü istikametindeki batıl, yanlı, hain ve yanlış dokunuşlardır ki bu yolla; İslam’ın kutsallığı, evrenselliği, zaman ötesi mahiyeti, tüm insanlığa ait oluşu, insanlığın gelişim ve huzuru, dünya halklarının İslam’a hicreti yok edilmek, saltanat ve hilafet geri getirilmek, Büyük Ortadoğu Projesine benzer siyonist güdümlü Büyük İslam devleti kurulmak istenir.
Vahyin kutsallığını Arapçanın kutsallığı ile yer değiştirenler en başta Kur’an’a ve Kur’an’ın sahibi Allah’a küfretmektedir. Allah’ın tüm dilleri kutsaldır, her ümmetin lisanı kendisinedir. Vahyin muhatabı olan kavim Arap olsa bile İslam evrenseldir, tüm zaman ve coğrafyalar, tüm ümmetler içindir. Çünkü Allah; “Ey Araplar” diye değil “Ey insanlar” diye seslenir. Arabizm’in diğer dinlere tercümesi Latinizm ve İbranizm’dir. Hatırlansın ki rahipler halkı Latinceye, hahamlar da İbraniceye mahkum edip dinden uzaklaştırmış, halkın anlamasına mani olmuş ve dini tarumar etmişti. Arapça’da ısrarın sonu da aynı olacaktır!
Risalet sürecindeki yaşamı, misvak misaliyle şeklen kopya eden ama o devrin tenkit edilenlerini o kavme mahsus kabul edip ısrarla inkar edenler Kur’an’a birkaç defa haksızlık ederek çifte kavrulmuş günaha girmektedir. Allah insanları ümmetler halinde yaratmışken bir cahil kavmi esas almaktaki gayret, o milliyeti yüceltmek değil, tüm diğer ulusları o milliyete benzer kılmak, alçaltmak ve mayasını bozmaktır.
Arap örfleri Arap milletlere ve coğrafyaya hastır. Bu örfleri tüm İslam alemine hatta dünya insanlığına mal etmeye çalışmak beyhude olduğu gibi insafsızlıktır. Çünkü çöl fırtınaları nedeniyle başını örten Araplar ile soğuktan donan Sibiryalıları aynı kıyafete zorlamak alçaklıktır. Dahası Peygamberin kıyafetinin aynısını kafir amcaları da giymektedir. O halde kutsal ve vacip olan kıyafet değildir, İslam örfe hiç ama hiç mahkum değildir.
Türk toplumunu arabizme yem etmek isteyenlerin gayesi tarih ve kültür olarak farklı, Allah’ın yeryüzü orduları olan Türklerin meziyetlerini sıfırlamak, sözde tüm İslam alemini tek çatıda toplayarak hilafeti ve saltanatı canlandırmaktır. A’dan z’ye şeytan oyunu olan bu mesele dini idraksizliğin de göstergesidir. Çünkü Allah asla İslam devleti kurmayı emretmemiştir, tüm yönetimlere ‘İslami esasların egemen olmasını’ dilemiştir. İslam gönüllerde taht kuracak ruhani bir imparatorluktur.
Arap İslam’ı ile Anadolu İslam’ı mukayese edilirse Anadolu İslam’ının üstünlüğü ve berraklığı anlaşılacaktır ki bu lezzeti; terör odaklı, tek kişilik saltanatlara, haklara riayetsizliğe, özgürlüksüzlüklere, bilimsizliklere, zenginler lehine kabullere, laiklikten uzak yönetimlere, kadın erkek eşitsizliklerine dayalı Arap İslam’ına mahkûm etmeye çalışarak akıl ve bilim mihverinden uzaklaştırmaya çalışmak dinin tüm gayesine aykırıdır, ilahi murada savaş açmaktır.
Lakin arabizm iş başındadır ve cehalet özendirilmekte, çelimsiz öngörülerle ezik ırk düşüncesi şırınga edilmekte, insanlar Arapçaya ve dolayısıyla Kur’an’ı anlamadan okumaya mecbur edilmektedir. İş, ‘cennetlerde Arapça konuşulur’ veya ‘Arap olmayan cennete gidemez’ sahte hadislerine kadar uzanmaktadır.
Peki cehennemde hangi dil konuşulmaktadır?
Anlayacağınız Dinde İsrailiyat ve Arabizm etkisi içimizden kemiren bir asalaktır. Dinin mukaddesatını bilerek veya bilmeyerek oyan bu zararlılar, masum kitleleri de teker teker yutmaktadır.