Depremler ve milli sınavlarımız
Bugün Hatay depreminin yıl dönümü…. Resmi rakamlara göre 50.000, Murat Kurum’a göre 130.000, ABD’li kaynaklara göre 350.000 insanımızı kaybettiğimiz….
Erciş depreminde oradaydım ben. Van ve Erciş, merkez üssü Tuşba ilçesine bağlı Tabanlı Mahallesi olan 23 Ekim 2011’de 7,2 büyüklüğündeki depremle sarsılmıştı. Kent merkezi, Erciş ilçesi ve birçok köyde büyük hasara yola açan depremde 604 kişi yaşamını yitirmiş, çok sayıda bina yıkılmıştı. Artçı 2000’e yakın deprem bir hafta kadar sürmüştü…
İzmir depreminde de buradaydım…. 30 Ekim 2020 günü Türkiye saati ile 14.51’de, merkez üssü Yunanistan’ın Sisam Adası açıklarında İzmir’in Seferihisar ilçesine 23 km mesafede bulunan, yerin 16,58 km altında 6,9 Mw büyüklüğünde meydana gelen ve yaklaşık 16 saniye süren deprem can almış, binaları yerle bir etmişti.
Ve Hatay…. İzmir’deydim ama bir aya yakın gözlerimi ekranlardan alamadım umutla… ve derin acılarımla.
6 Şubat 2023 tarihinde pazar gününü pazartesi gecesine bağlayan saat 04,17 sularında ilk deprem meydana geldi. 13,5 milyon vatandaşı uykusundan uyandıran 6 Şubat depremi asrın felaketi olarak hafızalara girdi. Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem 11 ilde yıkıcı tablolar yarattı. En kötü durumda olan il Hatay oldu. 85 milyon asrın felaketinin acısını yüreğinde hissederken ikinci depreminde saat 13.24 sularında aynı şiddette meydana gelmesi umutları tüketti. Deprem Kandilli Rasathanesine göre, “3 farklı şok ile meydana geldiği ve 80 saniyeden daha uzun sürdü”.
Sonrası malum… telaş, göz yaşı, bilinmezlik, kaos, elektriksizlik, yardım cehaleti, inlemeler, yakınlarını arayanlar, eşyalarını kurtarmaya çalışanlar, gıda arayanlar, ağlayan çocuklar, ulaşılamayan yollar…
Erciş depremi küçüktü…. doğal olmadığına dair endişelerimi daha önce belirtmiştim bu depremin. Devlet kadrosu kısa sürede ulaştı ve neyse ki yarı çapı küçüktü, tesiri azdı, bölge kırsal olduğu için ulaşımda ciddi sorun yaşanmamıştı…
İzmir depremi sert, kısa ve alışılmışın dışındaydı… Şehrin 5 rihter ölçeğindeki alışkanlığı bu büyük depremle bir anda değişmişti.
Hatay ve diğer 10 şehir ise kader kurbanı gibi uzaktı, bölge genişti, belediyelerle devlet kurumları bile rekabet halindeydi, gecikmeler vardı, sivil kuruluşlar devletten dahi önce müdahale etti ama o kadar çok bina vardı ki kurtuluşlar mucizelere kaldı…
Depremin yurdumuzun bir gerçeği olduğu açık. Tedbir alamayacak kadar duyarsız ve cahil olduğumuz da. Yasaların ve yasa düzenleyicilerin yeterince konuya ağırlık vermediği de, müteahhitlerin para hırsı da… Halkımız duyarlı…. katrilyon seviyesinde yardım akıttı…. çadırlar, konteynırlar, kıyafetler ve gıda malzemeleri…
Sonuç? Bugün bir yılı tamamladık depremden sonra. Hala kaldırılmayan enkazlar var hala 2000 kadar çocuk kayıp, ölülerin mezarları belirsiz…. yeni evler yapılamadı, hayat normale dönemedi…
Başa gelince anlaşılıyor bazı şeyler… O insanlar belki altı ay başka yere göç ettikten sonra şehre geri geldiler… Mecburlar. Hayvanları gitti, malları da… sevdikleri, tanıdıkları, alışveriş yaptıkları Veysel amcaları… Okulları yıkıldı, hastaneleri, parkları bile….
Çocuklar kabusu gördü, bir senedir de görüyor bana göre… okulsuz kaldılar koca bir yıl….
Saniyelerle kurtulanlar da oldu, saniyelerle enkaz altında kalanlar da…
Milletçe sınav verirken bazıları kara para aklamak, yardım kamyonlarını yağmalamak derdindeydi… Müteahhitlerin evrakları yok edildi, denetim belgeleri yok edildi, tarikat kasaları insanlardan önce çıkarıldı enkazlardan.
Havaalanlarımız, limanlarımız, kara yollarımız sınıfta kaldı…. zamane müteahhitlerince yapılan.
Yabancı yardım unsurları istenmedi başta… üç gün kadar yoktu kimseler… sonra geldiler… çalıştılar ve döndürüldüler.
telefonla konuşamadı insanlar o kadar vergi verdikleri halde…
Su, elektrik verilemedi günlerce…. kanalizasyonlar aktı sokaklardan, taşan deniz suları tahliye edilemedi…. yağmurda ıslandı kurtulan korkmuş yavrucaklar, üşüdü kar altında…
Kışın olması belki kurtardı canları… enkaz altındakiler eriyen buz sularıyla susuzluğunu giderdi belki ama donarak öldü çokları…
11 il yıkıldı…. yok oldu.
Milletçe üzüldük ama aynı gecenin ertesinde gece kulüpleri vardı çalışan…. sokaklarda gülerek dolaşan, alışveriş yaparken ithal çantalara 10.000 dolar ödeyen.
Kan lazım oldu… yetmedi. Paralar aktı yetmedi.
Gölcük’ten de hatırlıyoruz…. altın bilezik için vefat etmiş kadınların kolları kesilmişti hani…. Hatay’da çatlamış evlere girildi, sahipsiz evler soyuldu… ev halkının evden resim almasına bile izin verilmedi.
kamyoncular, nakliyeciler çokça paralar istediler eşya taşımak için fırsattan istifade.
Gıdalar, sular pahalandı bir gecede…
Çocuklar kayboldu, üşüdü, okulsuz kaldı….
Yaşlılar, hastalar elektriksiz bırakıldı uzun zaman…
Yollar gereksiz insanların arabalarıyla tıkandı…. itfaiyeler gidemedi olay yerine.
Bir tek inşaat firması ceza almadı henüz….
Yurtlar boşaltıldı gençler için, göçecekler için, okullar askıya alındı bir dönem… oteller yaz sezonuna kadar açtı odalarını, sonra boşalttırdılar… Kiralar arttı tüm yurtta…. İzmir depreminde de, Gölcük’te de görmüştük aynısını…
Deprem yıktı akıllanmadık, kaostan istifade zehrimiz bulaştı tüm ülkeye…
Dere yatakları ev dolu hala, toplanma alanlarında dev gökdelenler… Yollar dar, asfaltlar ince, binalar zayıf….
Deprem istasyonunun malzemelerini çalıyoruz hala, çalınmasın diye asma kilitler takıyoruz kapılarına.
Para yardımı adı altında para aklıyoruz…
Konteynır fiyatları beş misli arttı çadırlara geçilince… yurt dışından getirildi….
Kurumlar parayla sattı çadırları…. halkın yardımıyla temin edilmiş, bedelsizce…
Bir iki istifayla geçirildi ihmaller… olan ölü canlara oldu.
Akıllandık mı? Dirhem ileri gidemedik. Hakkımızı arayabildik mi? Yaralarımızı sarabildik mi? Umutlarımız yeniden yeşerdi mi?
Deprem tehlikesi geçti mi?
Ben üzgünüm…. milletçe, devletçe bu sınavları veremediğimizi düşünüyorum. Hala akıllanmadığımızı görüyor ve üzülüyorum.
Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet, kalanlarına başsağlığı diliyorum… Yaralılarımıza, engelli kalanlarımıza da Allah’tan ve devletten yardım diliyorum.
Depremler ve milli sınavlarımız devam edecek ama biz bu halimiz değişmezse nice yıkımlar, nice ihanetler, nice çaresizlikler görmeye daha çok devam edeceğiz.
O topraklar bizim…. oralar milletin öz yurdu…. oralar Atatürk’ün şahsi davası….
Çok üzgünüm.