Delilik ve aptallık farkı
Yine bir fıkrayla başlayalım;
Adamın teki yağmurlu bir günde arabasıyla giderken lastiği patlar. Durduğu yer Ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin hemen önüdür ve çok yakınında da üç hasta onu izlemektedir. Bir zaman ne yapacağını düşünür, hava muhalefeti nedeniyle yardım gelmeyince çaresiz bijonları sökmeye başlar. Ama fıkra bu ya bijonlar dördü birden yağmur mazgalından içeri düşer. Bakakalan adam ne yapacağını bilemezken kendisini seyretmekte olan hastalar uzaktan seslenir;
“Her tekerden birer tane sök, o janta tak. Benzinliğe kadar idare edersin.”
Adama makul gelir. Dedikleri gibi yapar ve mesele hallolur. Tam gidecekken merak edip sorar;
“Bu kadar akıllıysanız orada işiniz ne?”
Hastalar cevap verir;
“Biz delilikten buradayız, aptallıktan değil!”
Güzel fıkra.
Hayatımızda deliler çok. Normal. Çünkü bu değişik şekillerde ortaya çıkan fiziksel bir rahatsızlık. Zaman içinde depresyonla, stresle, fizyolojik hadiselerle oluşabiliyor ve gayet normal. Üstelik tedavi edilebilir bir şey.
Ama aptallık öyle değil. Aklı kullanmamak şeklinde tarif edilebilen saflık veya düşüncesizlik anlamında kullanılan aptallık fiziksel bir rahatsızlık değil. Kanan, aldanan, başkalarının yol göstermesine muhtaç, güdülen, ruhuna el konan, cahil bırakılan, bir kadere mahkum edilen insanların ortak adı aptallık. Hastanelerde tedavisi de yok.
İyileşme ancak okumakla, aydınlanmakla, fark etmekle, farkında olmakla, algı ve haberleri analiz edebilmekle mümkün.
Çevremizde deli mi çok, bindiği dalları kesen aptal mı siz karar verin.
Benden demesi.