Çocuğunuzun esiri olmayın
Annelik ve babalık çok güzel bir şey. Allah herkese nasip etsin. Bizler sıcacık yuvalarda onları sevgi ve şefkatle büyütmeye çalışıyoruz. Beslemeye, tehlikelerden korumaya, doğrusunu öğretmeye velhasıl YETİŞTİRMEYE çalışıyoruz. (Büyütmeye değil!)
Bunu yaparken biraz fazla ileri gidiyoruz galiba millet olarak.
Çocuk rahme düştüğü andan itibaren değişiyoruz. Yatışımız, beslenmemiz, hareketlerimiz ona endeksleniyor. Gebelik dönemi keza çocuk nasıl isterse öyle geçiyor…. Alışkanlıklar, hobiler, diziler, yemekler, ev işleri bile çocuğa göre zamanlanıyor, alışverişler ona göre düzenleniyor, ev ortamı dahi çocuğa uygun hal alıyor, mobilyalar değişiyor, prizler kapatılıyor, bitkiler evden balkona çıkartılıyor filan…
Çoğu doğru, isabetli, olması gereken şeyler….
Ama bebek, çocuk, gençler…. anne babaların ömründen çalmamalı. Kişiliğini körletmemeli. Kariyere mani olmamalı. Esir etmemeli ebeveynleri. Özgürlükleri kısıtlamamalı çocuk.
Eş durumundan anne veya babalığa geçiş anlamlı, mesuliyet isteyen bir şey. Toplumun beklentileri de o yönde ama abartmamak lazım sanki.
Sorumluluk vermeli mesela çocuklara. Bazen kendi başlarına bırakmalı.
Sürekli alaka göstermeye gerek var mı çocuğa? Bırakın zaman geçirsin kendisiyle…. bırakın meşgaleler bulsun, araştırsın, okusun, uyusun, odasını kendisi toplasın…. siz işinizi yaparken…
İşinizin ortasında çocuk istiyor diye parka gitmeyin mesela, beklesin ne çıkar?
kendinize zaman ayırın bazen, daha büyük anne ve babalara bırakın çocuğu, nefes almaya çıkın dışarı….
Hayatı kontrol edemezsiniz…. tehlikeleri öngöremezsiniz…. tedbir adına endişelere saplanmayın.
Yemekleri, temizliği çocuğa göre düzenlediğiniz anda hayatınız tamamen değişiyor….
Ona ilgi göstereceğim diye eşinize olan ilginiz azalıyor….
Anne – baba modu sizi tanınmaz, en azından başka bir hale sokuyorsa…. tehlike var demek.
Bu yazdıklarım çocuklarla alakalı çekinceler manasına asla gelmesin… Bu yazının öznesi çocuklar değil, anne ve babalar. Hayatınıza zaman kalsın, değişmeyin, silinip gitmeyin demek istiyorum.
İnanın çocuk 30’lu yaşlara gelince dahi durum değişmiyor…. Derler ya çocuk annesi ölünce büyür diye aynen öyle. Bizler ölene kadar evladımız gözümüzde hep çocuk. Yetmişine de gelse bize geleceği zaman mesela bir kahve içmeye, evi topluyoruz, resimleri düzeltiyoruz…. filan.
İç güdülerimiz çok temiz, masum ve sevgi dolu. Şefkatli bir millet olduğumuz için bu böyle. Sorumluluklarımızın da farkındayız ama…
Çocukları sevelim, onları koruyalım, hayatımıza ince ayar çekelim onlar gelince, sorumluluklarımızı bilelim ama onların bizi esir almasına izin vermeyelim.
Bırakalım düşerse düşsün, dizleri kanayacaksa kanasın…. aç kalsın yarım saat, çantası düzenli değil diye öğretmeninden azar işitsin…. ne çıkar? Üzerine dondurma döküldüyse, dershaneyi kırdıysa, kırık not aldıysa, hataları alışkanlık yapmadığı sürece ne kaybederiz? Yenilmeyi, düşmeyi, hata yapmayı bilmeli…. mesuliyet almalı, o utancı yaşamalı ki büyüsün.
Hastalıkları mesela. Hasta olmasın diye didiniyoruz. Bırakın hasta olsun. Allah dermansız hastalık vermesin. Bedeni dirençlensin, bağışıklık sistemi güçlensin mikroplarla tanışarak. Tamamen steril ortamda büyürse…. ileride mikropla ilk tanıştığında yataklara düşer…
Biz onun yerine düşünüp yaptıkça o da büyüyemeyecek zaten!
Onun hayatının tam ortasına oturmayın…. müdahaleci olmayın çok fazla…. Onun yerine düşünmeyin, düşünmesini sağlayın.
Kendi kopyanız yapmayın çocuğu, yapamazsınız da. Kendi düşmanlarınızı onun düşmanları etmeyin, yemek zevklerinizi ona geçirmeyin olduğu gibi, kıyafet tercihlerinize zorlamayın onu…. bırakın kendi hayal, ideal ve zevklerini oluştursun….
İlham verin, düşündürün, tasarlamasına yardım edin, düşmesine mani olmak yerine, kendi başına ayağa kalkmasını öğretin…. araştırma ruhu verin, hazır bilgi yerine. Hayatta derslerden daha önemli şeyler olduğunu anlatın, inançları, değerleri aşılayın….
Biz de esir ve silik oluşumuzla kalacağız baş başa… eşimizle de, hayatımızla da, arkadaşlarımızla da eskisi gibi olamayacağız…..
Çocuğunuzun esiri olmayın diye bu nedenle diyorum….. sevelim ama kölesi olmayalım. Kontrole delim ama tasmayla dolaştırmayalım. Ona göre düzenleyelim hayatımızı ama silip atmayalım…. Bence.