Cevap soruda saklıdır
Hayat bir sınav. Tıpkı sayısız kez girdiğimiz okul sınavları, iş müracatları, yabancı dil seviye tespit testleri gibi. Bilgi, sakin bir duruş, rahat pozisyon, uygun kıyafet, doğal bedensel aktivite, yeterli hazırlık başarı için gerekli olan ön şartlar. Derken sınav başlıyor. Var gücümüzle zamanı dikkatli kullanıp soruları tamamlıyoruz. Çıkıyoruz ve sonuçlar açıklanınca bazen bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Neden? Çünkü soruları tam ve doğru okumadık! Çünkü sınava gereken ciddiyeti göstermedik, detayları yakalayamadık, bilgimizi aceleciliğimizle cevaplara yansıtamadık.
Hayatta sayısız sınavımız var. Durum buna benzer. Hayal kırıklıklarımızın da sebebi bu. Meseleyi doğru görmeme yani soruyu doğru okuyamama.
Soru cevabınızı doğrudan etkileyen ve size verilen her şeyi kapsayan bir demet. Çözüm de o sorunun içinde.
Kızınız size sınavla alakalı yalan söylüyor…. bunu bir soru olarak ele alırsak cevabınız ne olur? Ona şiddet mi uygular yahut yasak mı koyarsınız? Bu yanlış cevap. Onun bir daha yapmayacağını mı umut edersiniz? Bu da yanlış cevap. Başkalarına şikayet edip onunla alay mı edersiniz? BU da yanlış. Çünkü hala soruyu doğru okumadınız, okuyamadınız.
Soru onun yalan söylemesinden ziyade onun neden yalana müracat ettiği!
O yalan söylüyor çünkü siz onu daha önce tehdit ettiniz, başka başarılı çocukları emsal gösterip moralini bozdunuz, cep telefonuyla oynamasına izin verdiniz, ders çalışacağı saatte eve misafir aldınız, diplomanın önemsizliğini belki ima ettiniz, yurt dışı hayallerine kapılmasına sebep oldunuz, o branşı istemediği halde, sayısal yeteneği yokken, mühendis olmaya zorladınız, çalışma tempo ve şekline onun yerine aylarca siz karar verdiniz…..
Soru tüm bu evveliyatı da kapsayan kocaman bir çuval. Sonuçla ilgilenmek kolay olanı ama doğru yaklaşım değil. Doğuran, dolaylı veya doğrudan sebepleri göz ardı ederek bir yere varmak mümkün değil. Tümü çözülmeyi bekliyor.
O halde mesela çözüm ne olabilir? Konuşmak. Kırmadan, dökmeden, rencide etmeden, ona güvendiğinizi söyleyerek, bunun dünyanın sonu olmadığını vurgulayarak konuşmak. Dertlerini dinlemek, ona sebeplerini kırıcı olmadan sormak. Göreceksiniz sizin tespit edemediğiniz onlarca sebep çıkacak ortaya. O sebepleri de aynı çuvala atın ve soruyu, meseleyi öyle çözmeye kalkın.
Yüzeysel veya geçici tedbirler sonuç vermeyecek. ders aldırmak, daha fazla çalıştırmak da değil çözüm.
Çözüm kızınızda. Yani sebep de sorun da mesele de çözüm de kızınız. Başrolde o var, siz değilsiniz.
Ortamı, imkanı sunun ve gerisini ona bırakın. Bu aile kontrol ve denetimini terk edin demek asla değil. Lakin zorlayıcı ve baskıcı olmayın. Çünkü baskı kızınızı kilitler ve susturur. Susarsa sebepleri öğrenemez ve sonucu da yakalayamazsınız.
Sakin ve anlayışlı bir üslupla, hoşgörü ve dengeli yaklaşımla bu soruyu, yani meseleyi, kızınızla birlikte okursanız göreceksiniz çözüm de kolay olacak.
Benden demesi.
Hayat buna benzer binlerce sorudan ibaret. Gelin basit sorunlarla antrenman yapalım ve kendimizi, sevdiklerimizi daha ciddi sorulara hazırlayalım. Tekniği kaptıktan sonrası kolay.
Çözülemeyecek mesele yok. Cevap soruda saklıdır . Yeter ki soruyu, sorunu doğru tespit edip tam ve doğru anlayalım. verilenleri, etki edenleri atlamayalım.
Bence.