Cehalet ne güzel şey her şeyi biliyorsun
Bu söz Albert Einstein’a atfedilir. Derler ki cahillerle ve aptallarla tartışmaktan zinhar kaçınırmış. Bazıları da Benjamin Franklin sözü diyor. fark etmez. Mesele; cahillerin mutlu mesut yaşaması, her tartışmadan galip ayrılması ve her şeyi herkesten daha iyi yapabiliyor olmaları. Söz kime ait olursa olsun aynen katılıyorum. Ancak bir o kadar da içim kan ağlıyor. Çünkü cehalet tepeden tırnağa her sokak başını tutmuş vaziyette ve bizler dahi her konuda alimlik taslamaktan geri kalmıyoruz.
Memlekette bir kahvehane’ye uğrarsanız herkesin diplomat kadar Uluslararası ilişkilere hakim olduğunu görürsünüz. Yan masada da herkes ülke yönetir. Konu açılırsa herkes hukukçu, herkes öğretmen, herkes ekonomisttir. Daha sayarız da sayarız.
O iş öyle derseniz de alacağınız cevap biraz sert olur. Çünkü tüm bu insanlar aslında cahil değil, yarı cahil. Farkı şu; cahil adam bir müddet sonra bilmediği şeyi öğrenme isteği duyar, öğrenir ve artık cahil değildir. Yarı cahil ise kulaktan dolma, televizyondan görme, hocadan dinleme hafızdır, mühendistir, doktordur, avukattır. Çünkü yanlış veya eksik öğrendiğinin dahi farkında olmadığından hiç bir zaman öğrenme ve kendisini düzeltme ihtiyacı da hissetmez.
Malesef etrafımızda cahil az ama yarı cahil milyonlar var.
Enflasyonu, sağlığı, diyeti, uzay savaşlarını, nesli tükene hayvanları, olta balıkçılığını onlardan iyi kimse bilemez. Ülkeyi bıraksalar uçuracaklar. Ama malesef dedik ya lafla peynir gemisi yürümüyor.
Diyor ki bıraksınlar Filistin’i kurtarayım on günde. Hadi git diyorsun, gidemem ki evde hasta anam var diyor. Memleketi bana verin memur maaşlarını 30 bin yapayım diyor, kaynak diyorsun susuyor. Sinema öyle mi çekilir diyor, gel sen çek veya oyna diyorsun, yapamam diyor.
Yazık ki bu yarı cehaletler çoğu zaman çatışıyor ve toplumsal barışı da engelliyor. Memleket idaresinden hayat pahalılığına, futbol aşkından askerlik görevine dek pek çok konuda çatışmalar hep bu noksan bilgiye rağmen ukalalık taslamaktan. İddialaşıyorlar. Karşısındaki profesörden çok daha alim davranıyor.
Bir kitaptan okuduğu bir kaç satır ile uzmanlık taslayan pek çok aydınımız dahi var çok şükür.
Mutlular, eve mutlu gidiyorlar akşamları. Televizyonun karşısına geçip kendileriyle aynı masalın rüyasını gören kanallarını açıp saadetler içinde uykuya dalıyorlar çoluk çocuk.
Bizlerse kahroluyoruz. Çünkü onların cehaleti bizleri de etkiliyor ve biz gerçeği bildiğimiz için içimiz kan ağlıyor.
Hani adam demiş ya ‘Bildikçe korkuyorum’ diye. Ben de bildikçe, okudukça, gördükçe daha çok korkuyorum yarınlardan ve olacaklardan. Onlarsa sanıyorlar ki aya merdiven yapılacak ve koltuk altlarında karpuzla dünyayı aydan seyredecekler.
Cehalet ne güzel şey her şeyi biliyorsun sözüne ben tüm kalbimle inanıyorum ama bu gerçekliğe çok üzülüyorum.
Allah halimize acısın.
Ulu Önder’in taassupsuzluk, çağdaşlık, eğitim, okul feryatları boşuna değildi. Milli eğitim ve milli ahlak diye boşuna emek vermedi.
Hepimiz o cahillerle başa çıkamadığımız, onları eğitemediğimiz, doğrusunu gösteremediğimiz için suçluyuz.
Ama o cahiller biz onları ikna edemediğimiz için kendilerini daha çok haklı görüyorlar.
Bense çok ama çok üzgünüm.