Göz yaşları ruhu temizler Ağlamaktan korkmayın. İster kadın ister erkek, ister küçük veya yaşlı olun…. sevinçten ya da kederden ağlayın. Abartmadan, feryat figan etmeden, usul usul ağlayın. Çünkü ağladıkça kalbiniz yumuşayacak, ruhunuz temizlenecek, duygularınız tazelenecek. Pişmanlıklarınız hafiflerken, gönül kapılarınız açılırken daha fazla insan olacaksınız. Robotlaşmaya, sert mizaca, merhametsizliğe alıştırılmış toplumda koca kadınlar, erkekler, dedeler ağlamaz…
Kategori: çay saati
Timsah gözyaşları
Timsah gözyaşları Ağlamak ruhu temizleyen, duyguları ortaya çıkartan, samimi ve insansı bir olgudur. Mutluluktan veya kederden olsun kişinin gerçek duygularını ortaya koyar. Şayet ağlayan kimse çok kabiliyetli bir aktör değilse?! Timsah gözyaşları neden denmiş onu da söyleyelim; timsahlar aslında göz yaşı döker ama ağlamaz. Gözlerini temizlemek için yapmak zorunda oldukları bir reflekstir o yaşlar. Üzgün…
Ağustos böceği ile karınca şiir masalı
AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA MASAL ŞİİRİ Sıcak yaz sabahları Uyanır orman halkı Herkes işine koşar Yatarmış bazıları Bir Ağustos böceği Elinde saz aleti Ne bulursa onu yer Yatarmış tam iş vakti Karınca durmaz koşar Evine ekmek arar Yorulsa da pes etmez Çalışırmış bir karar Ağustos böceğinde Akşama dek dinlence Karıncaya gülermiş Anlam vermezmiş işe Sıcaklar…
Beyazlayan saçlar
Saçlarımız yaşlandığımızın erken bir belirtisi olarak beyazlıyor. İster kadın ister erkek olsun bilgeliği, olgunluğu, tecrübe dolu yılları reklam edercesine gururla taşınacak bu beyaz saçlar bizlere aynı zamanda ölüme daha da yaklaştığımızı anımsatıyor. Bir ufak hikayeden sonra devam edelim; Hz. Ömer rivayete göre yaşı ilerlediğinde ve ecelle ilgili ayetler peşi sıra gelmeye başladığında kendisine her sabah…
Beyaz sayfa açmak
Beyaz sayfa açmak Not defteri tutmak, nankör hafızalı bizler için gerçekten mühim. İşleri, saatleri planlamak, alışveriş listesi yapmak bu sayede daha kolaylaşıyor. Lakin hayat basit değil. Her saniye yeni bir şeyler çıkıyor karşımıza ve biz sürekli tamamlanan notlarımız kadar başarılı ve huzurlu olabiliyoruz. Ne var ki listemiz asla bitmiyor. Karmaşık bir liste ile devam etmek…
Keops piramidi
Keops piramidi Bu ilginç ve büyük piramit; arzın merkezi ile kuzey kutbuna eşit mesafededir. Piramitin yüksekliğinin çevresiyle çarpılıp sonra köşe sayısı (5) ile çarpılarak, yine OSİS, OSİRİS ve HORUS’un mukaddes sayısı olan ‘3’ ile çarpılınca fit cinsinden Nil nehrinin uzunluğunu verir. Piramitin yüksekliğinin bir milyar ile çarpımı dünyanın güneşe olan mesafesini verir. (93 milyon mil)…
İpi boynuna dolamak
İpi boynuna dolamak Köyün birinde bir çoban varmış. Okuması olmayan, dil bilmeyen, ehliyeti dahi olmayan biri. Uzun yıllardır yapmakta olduğu çobanlıkla geçinir giderken bir gün köyden biri vekil seçilmiş ve hatta bakan olmuş Ankara’ya gitmiş. Köylüler ufak işler için kendisinden ricacı olmak için zaman zaman Ankara’ya uğrar, işlerini halledermiş. bu durum çobana da ilham vermiş…
Ev ve yuva farkı
Ev ve yuva farkı Ev satın alınabilir, değiştirilebilir, başkasına ait olup kiralanabilir bir yaşam merkezidir. Toplumun en küçük birimi olan aileler için olabildiği gibi, bekarlar, öğrenciler, meslek grubunun geçici dönem çalışanlarının kiraladığı otel tarzı bir yer bile olabilir. Kışlık olabilir, yazlık olabilir, kerpiçten, tahtadan, betondan olabilir. Cadde üstü, ara sokak, deniz manzaralı … hepsi olabilir….
Namus bacak arasında mı?
Namus bacak arasında mı? Namus ya da iffet, insanın sahip olması gereken temizliği, haysiyeti, şerefi, ar damarıdır. Malesef toplumda bunun karşılığı daha doğrusu zıddı tensel olarak arsızlık, iffetsizlik olarak karşılık bulur. Yani yaygın inanışa göre namus; bacak arasının korunması ile alakalıdır. Burasını meslek olarak kullananlar için, yahut gizliden de olsa orasını cazibe merkezi yapan zengin…
Millete seyir gerek
Millete seyir gerek İki gariban. İstanbul’un sillesini yemiş, yaşlı ve yorgunlar. Dertleri diz boyu. Gülhane parkının farklı köşelerinde iç çekerek düşünmekle meşguller. dünya umurlarında değil, zaten onlar da dünyanın umurunda değiller. Sıkıntıdan içlerine sığamıyorlar. Yürüyerek uzaklaşmaya, dolaşmaya, daha fazla düşünmeye muhtaçlar. Ayakkabılar yırtık, elbiseler kirli, karınlarına kaç zamandır lokma girmemiş. Zararsız ve zayıflar, ayakta durmaya takatleri…