Baharda sevgi ve umutla yenilenin Bahar bir bayan isminden çok öte…. bir uyanıştır. Nasıl ki Sonbaharda ömrün bir demini tamamlayıp yeniden doğmak için, dinlenmek için, tazelenmek için, daha çok çiçek ve meyve verebilmek için yeni yılda uyuyorsa tabiat, insan da adeta dinlenme moduna geçer. Bahara, yeni safhaya, yeni yıla daha zinde, sağlam, sağlıklı, düzgün girebilmek…
Kategori: çay saati
Mertlik tarihe Türk’ün armağanıdır
Mertlik tarihe Türk’ün armağanıdır Ne mutlu bize ki bu yıl Ramazan ayı ile Çanakkale Zaferi’ni aynı anda kutladık. Şehitlerimize hürmeten dualar edip, Atatürk’ün aziz hatırasını anıp, vatanı aziz bilip kahramanlıklarımızla ve Türklüğümüzle bir kez daha gururlandık. Türklük gerçekten başka milletlerde olmayan bir yapıya ve manaya sahip. Irkçılık ile itham edenler var lakin onlar kötü maksatlı…
Sevgi ve şefkat geçirmez kıyafetlerimiz
Sevgi ve şefkat geçirmez kıyafetlerimiz Başlığa kıyafet yerine iç çamaşırı kelimesini koyacaktım ama maksat başka yerlere kayar diye vaz geçtim. Ama şimdi söylüyorum çünkü asıl kurşun geçirmez yeleğimiz kıyafetimizin altında saklı. Malesef dışa karşı nasıl görünmek istiyorsak öyle giyiniyoruz. Duygusal, şekli, maddi anlamda karşıya ne mesaj vermek istediğimizle alakalı bir konu bu. Yani çoğu aslını…
Gönül kapılarınızı ne kadar açıyorsunuz ?
Gönül kapılarınızı ne kadar açıyorsunuz ? Kalp bir organdır. Kanı pompalar damarlara. Dinamo gibi çalışır. Bazen hızlı, bazen yavaş atar. Beyinden aldığı emirlere göre tepki verir. Can bedende oldukça da atmaya devam eder. O kadar. Kanlı, etten ibaret bir şeydir. Hayatidir ama duygusu yoktur. Gönül ise kalbin ruhudur. Tüm sevgiler, nefretler buradadır. Biz onun kalpte…
Küçük şeylerden mutlu olmanın ipuçları
Küçük şeylerden mutlu olmanın ipuçları Mutluluğun pek çok tarifi var….. sanırım en kısa olanı yaşamaktan keyif almak. Lakin koşturmacalar içinde büyük hayaller kurup, büyük arzular besliyoruz mutlu olmak için ve bu yüzden de mutsuzuz. Çünkü o büyük şeyler çoğu zaman gerçekleşmiyor. Oysa büyük işler küçük parçalardan oluşuyor. Mutluluk da öyle. O halde gelin ufak şeylerle…
Ayağınız yere sağlam bassın
Ayağınız yere sağlam bassın Ayaklarınızı yere sağlam basın yazımda mesela cep telefonları ile konuşurken yürüyenleri örneklemiş, kazalardan bahsetmiştim. Şimdi bir adım daha ileri gidiyorum ve adeta yaşam koçluğu yaparak hayatta başarıya giden bir kaç yoldan, hiç olmazsa kötü sürprizlerle nasıl karşılaşmayız hedefinden bahsedeceğim haddim olmayarak. Ayakları yere sağlam basmak ilkesini ben tüm dostlarıma nasihat ediyorum….
Devlet ve hükümet aynı şey değildir
Devlet ve hükümet aynı şey değildir Genel yanılgı; herkesin aslında bildiği ama unuttuğu ayrımdır. Devlet ve hükümet farkı! Devlet; Milletin tarih sahnesine ilk çıktığı andan itibaren yasal statü kazanmış birlikteliğinin adıdır. Yani sınırları, dili, parası, kaleleri olan, yönetiminde bağımsız olan, insanlarının huzur, güven, refah ve mutluluğu için çalışan kurumları bulunan bir yapı. Bu yapı, yıkılana,…
Gerçeğin veya kurgusal dünyaların peşinde hayatlarımız
Gerçeğin veya kurgusal dünyaların peşinde hayatlarımız Hayatımızda pek çok şey var. Kimi gerçek, kimi gerçek görünümlü, kimi gerçek dışı…. kimi de gerçeğin kopyası. Hangisi gerçek, hangisi değil bunu anlamak ise aklı kullanmayı gerektiriyor. O halde gerçek nedir önce bunu tanımlamak gerek. Gerçek bana göre ispatlanabilir, bilimle izah edilebilir, mantıki, akla uygun, görünür, sonucu kestirilebilir, güvenilir…
Zeki insanlar neden mutsuz
Zeki insanlar neden mutsuz Dikkat ettiniz mi hayatı ciddiye alan, zeki ve tedbirli insanlar çok mutsuz…. tam aksine hayatı oyun gibi yaşayanlar gayet mutlu! Neden böyle diye düşünüyorum ki bu da zeki biri olduğumun göstergesi sanırım ve bir kaç şey bulabiliyorum. Ama sanırım daha fazla bir şeyler de var… Mesela zekiler endişeli. Olanlardan, olacaklardan endişe…
Çocuğunuzun esiri olmayın
Çocuğunuzun esiri olmayın Annelik ve babalık çok güzel bir şey. Allah herkese nasip etsin. Bizler sıcacık yuvalarda onları sevgi ve şefkatle büyütmeye çalışıyoruz. Beslemeye, tehlikelerden korumaya, doğrusunu öğretmeye velhasıl YETİŞTİRMEYE çalışıyoruz. (Büyütmeye değil!) Bunu yaparken biraz fazla ileri gidiyoruz galiba millet olarak. Çocuk rahme düştüğü andan itibaren değişiyoruz. Yatışımız, beslenmemiz, hareketlerimiz ona endeksleniyor. Gebelik dönemi…