Bizler ve onlar
Bizler; sıradan insanlarız. Fıtrata uygun, kültüre yatkın, geleneklere tabi, yasalara saygılı, paylaşmayı seven, çalışkan ve dürüst insanlarız. Fakiriz, hastayız, yorgunuz ama helal lokma derdindeyiz, hak yemekten korkuyoruz, yasalara saygımız var, karıncayı incitmekten korkuyoruz. Emeğimizin karşılığını alamasak da çalışıyor, üretiyor, akşam eve ekmek götürünce mutlu oluyoruz. Mütevaziyiz, haysiyetliyiz, parasız da kalsak harama uzanmaktan çekiniyoruz, dilenmeye dahi gururumuz el vermiyor. Kardeşçe, ayrılıkları yok sayarak, herkesi sevip saygı duyarak, samimi ve içten duygularla bakıyoruz hayata. Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırına gönül bağlayıp, kahveyi muhabbet uğruna sevenleriz. Ağaç diken, ağaç kesmeyenleriz.
Onlar farklı. Menfaatleri için kimseyi tanımayan, aidiyetsiz, siyah takım elbiseli adamlar onlar. Pahalı araçlarla gezerken yayalara su birikintilerinden sular sıçraması onları hiç üzmez. Tamamına yakınının zaten şoförü vardır araba kullanmadıkları için tıkalı yollar da üzmez onları. Dev şirketleri helikopterleri, deniz manzaralı evleri, özel okullarda burssuz okuyan çocukları vardır. Ağaç sevmeyen, domates yetiştirmeyen bu insanlar kalabalık halk sürülerinden rahatsız olurlar. Alın terinin karşılığı onlarda yoktur. Kolay yoldan para kazanmaya alıştıkları için emeğin karşılığını bilmez, çalışanın maaşını ne kadar az öderlerse kar sayarlar. İş kazaları onlar için üş kuruş verip savuşturulacak kadar önemsizdir. Kendilerini dokunulmaz, hesap vermez, ölmez, hiç fakirleşmeyecek sanırlar. Onlar seçkindir, üstündür (!), seçilmişlerdir!
Dünya bu nedenle BİZLER ve ONLAR arasında aslında iki kutuptan ibarettir. Bizler çoğunlukta olsak da para, mal, kontrol, tasarım, müdahale yetkisi hep onlardadır. Onlar kendi istekleri için, kalabalık kitleleri feda etmekten kaçınmazlar ve biz feda edilmeye alıştırılmışızdır. Onlar helal ama az lokmanın kıymetini, alın terinin değerini bilmedikleri için bizler aç gezeriz. Onlar moda giyinirken bizler sofraya bir tas çorba koyma gayreti ile ederiz akşamları. Perdeleri çektiğimizde üşür, battaniye ile ısınırız kış gecelerinde, elektrik faturalarını ödeyemediğimizden. Onlar fatura ödemeyi aşağılık bir iş sanıp çalışanlarına ödetirler. Alışverişi bile onlar adına emrindekiler yapar. İndirim günlerini takip etmek bize mahsustur.
Bizler suç işlemekten, hapse girmekten korkarken onların ardında dev avukat orduları yürür mahkeme koridorlarında. Onların oğullarının, kızlarının mahkemelik olaylarını gazeteler bile korkar yazmaya. Zaten o patronlarla dün akşam beraber yemek yemişlerdir de. Borsa onlar içindir, 7/24 kumar bizim için. İthal lazanyalar onlar için somun ekmekler bizim. Otel kapatan üç günlük düğünler onlaradır, sokak düğünleri bize. Sokak hayvanlarına bizler tasla su verirken, onlar oğullarının yabancı ülkelerdeki master program derecelerini yarıştırırlar.
Nihayet gece olur. Biz yorgun, uykulu soğuk yatağımıza girer ve battaniyeye sarılır uyuruz. Kafamızı yastığa koyduğumuz anda dalar gideriz. Onlar servet kaybından, kazık yemekten, ihanetten, ihaleyi kaçırmaktan korkarak sabahlarlar.
Onlar ölmekten korkar, fakirleşmekten, statü kaybından. Bizler sadece eceli bekleriz sabırla, biraz da bir an önce gelsin isteyerek.
Biz bir ağacın gölgesinde kana kana içtiğimiz bir serin sudan haz alırken, onlar yüzlerce ağaç keserek yaptıkları golf sahalarında sırf gösteriş olsun diye top gönderirler suni çimlere.
İyi şeyler kötülere, kötü şeyler hep iyilere olsa da bizler tevazuyla kabul ederiz, onlar şımararak daha da kibirlenirken. Güçleri onları zalim olmaya iterken bizler mazlumlar oluruz ve hep onlar zenginleşir, biz fakirleşiriz.
Aile, vatan, millet önemli değildir onlar için ama biz o değerler için canımızı feda etmekten kaçınmayız.
Çünkü biz, BİZ’iz, onlar ONLAR!
benden demesi.
Bu nedenle Bizler ve onlar arasındaki farkı çok iyi anlamak, bizden yana kalmak, onlardan olmamak, onların yaptıklarına kanmamak ve yapacaklarına da hazır olmak zorundayız.
Ayrıca bakınız; Denver Uluslararası Havalimanı