Birine mektup yazmayalı ne kadar oldu
Mail attık, paylaşım yaptık cep telefonlarımızdan, internetten sipariş ettik çiçekleri, çikolataları, en fazla iki dakika aradık sevdiklerimizi dil ucuyla geçen yılbaşında…. Doğum günlerinde ortak resmimizi koyduk facebook sayfamıza sevdiklerimizin…. ama ne kartpostal attık yıllardır, ne mektup yazdık sayfalar dolusu el yazımızla.
Mektup yazmak güzeldir. İçini döker insan doyasıya. Özlemlerini, sevgilerini aktarır serbestçe. Başka kimsenin okumayacağı şeyleri dizer ard arda o satırlara. Sözle, yüz yüze söylenemeyecek nice güzel duygular itiraf edilir o beyaz, pembe kağıtlarda. Bazen göz yaşı dökülür kağıdın kenarına, bazen biraz parfüm… bazen yakılır ucu mektubun özlem için, aşk için… Mektup yazmak rahatlatır insanı, kalbini açmanın huzuru dolar içine…. yazan da alıp okuyan da mutlu olur birkaç satır da olsa.
Mektup yazmanın daha da güzeli…. insanın mektup yazabileceği bir dostu olmasıdır. Birine mektup yazmayalı ne kadar oldu düşünün bakalım! Değer verdiğiniz dostunuz mu yok? Kalbinizi açacağınız, uzakta olup özlediğiniz, gerçekten sevip güvendiğiniz kimse mi yok?
İçinizi açamadınız yıllardır. Satırlara düşemedi göz yaşlarınız. Teselliyi kadehlerde, dizilerde, sabahsız gecelerde aradınız tek başınıza…. İşleriniz, mesajlarınız gibi sanal oldu duygularınız da… Kargocular, yemek getiren motorlu çocuklar oldu dostlarınız neredeyse…
Mektup yazmadıkça duygularınız da köreldi… Sevdiğinizi söylemedikçe birilerine, azaldı sevgiler karşılıklı…. Özlemler kuru ağaçlar gibi devrildi yerlere…
Soğuk fatura mektupları var şimdi. Mahkeme celpleri, son kullanma tarih ihbarları, hacizler… Bunlar doldu hayatımıza nadide aşk mektupları yerine. Sanatsal, kişisel, muhteşem satırlar yerine bilgisayar çıktıları okuduk her defasında. Göndereni düşman bildik her seferinde.
Ne dolmakalem kaldı, ne yapıştırılmış pullar. Pullar bile printerdan basıldı siyah beyaz.
Kenarı yanık mektuplar yok…. parfümlenmiş pembe sayfalar yok artık.
Dedim ya… dostumuz, can yakınımız, cananımız kalmadı mı yoksa?
Kalbimizi açacak, bizi anlayacak dostumuz mu kalmadı yoksa?
Yoksa kalbimiz soğudu da sevdiklerimizi artık unuttuk mu?
Bence…. mektup yazın sevdiklerinize. Af dileyin, onları ne çok sevdiğinizi söyleyin…
Ama eminim ki adreslerini bile bilmiyorsunuz artık dostlarınızın… çünkü telefon numaraları ve mail adresleri oldu hayatlarımız, adreslerimiz, kimliklerimiz…. ne acı…. ne acı…. ne acı….!