Başlamak bitirmenin yarısıdır
Başlamak; ihtiyacın belirlenmesini takiben bedenen ve fikren hazır olmayı gerektiren, gerekli planlamayı zorunlu kılan, yeterli hazırlığı şart koşan, zaman ve mekan olarak uygunluk şartı arayan bir olgudur. Bir sonuç veya istek yahut ihtiyaç vardır önümüzde ve biz çözüm, kolaylık, ya da çare aramak için, geliştirmek, kolaylaştırmak için bir şeyler yapma ihtiyacı duyarız. Veya bazen bunu sırf işimiz olduğu için yaparız. Ve başlayana dek geçen süre, çoğu zaman işin kendisinden de uzun bir süredir.
Acele etme veya panik hali genelde plansızlığın, tasavvursuzluğun neticesidir. Ama normal işler için normal tempo ile yaptıklarımız yukarı tarife aynen uyar. Refleksler, tikler, korku ile ortaya çıkan tepkiler de istisnadır bu söylediklerime.
Bu nedenle Başlamak bitirmenin yarısıdır diyorum. Çünkü başlamak içine planlamayı da, hazırlığı da alan dev bir kümedir. İcra ve kontrol ise sonraki ve nispeten kısa süreçlerdir.
Başlamak malesef herkese aynı anlamı ifade etmiyor. Özensiz, dikkatsiz, planlanmamış, çalakalem o kadar çok işimiz var ki?!
Disiplinimizin, özen ve bilgimizin, tecrübe ve bilgeliğimizin, ehliyet ve liyakatimizin de göstergesi aslında iş başlayana kadar geçen süreç çoklukla. Çünkü o işte usta bile olsak, bilirkişi de olsak, yeterli hazırlığımız yoksa, yapmıyorsak, bu işteki özensizliğimizin de göstergesidir ve normal gidişatta o iş hayırlı sonuç vermeyecektir zaten yeterli hazırlık, planlamayı yapmıyorsak.
Bir ev hanımı yemek yapacak olsun, yahut salata. Ne yapacağına karar vermesi, gerekli malzemeleri hazırlaması, tas, kap, kacağı temiz ve sağlam olarak tedarik etmesi elzemdir. Baharatı, suyu, tavuk suyu vs. her ne lazımsa yemeğe başlamadan evvel o tezgahta hazır olması gerekir. Bunlar hazır olduktan sonra başlanıyorsa yapılmaya o salata, yemek güzel olacaktır. Çünkü unutulan malzeme olmayacağı gibi, telaşla bazı şeyler de atlanmayacaktır. Keza lezzet konusunda da emin olunabilir çünkü yemeği hazırlayan moral ve motivasyon olarak, bedenen ve fikren o salatayı yapmaya hazırdır, dikkati yemektedir.
Bir işe girişecek olalım. İş dünyasına bir şirket kurarak yahut esnaf dükkanı açarak. O kadar çok şey var ki göz önünde bulundurulacak, dikkat edilecek, uyulacak, hazırlanacak, ödenecek, asılacak, tedarik edilecek, yasalara uygun ilerleyecek, vergilendirilecek…. prosedürler, malzemeler, belgeler vs. Bunları hazır etmek meselenin çoğunu çözmek demek zaten.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bunları neden söylüyorum? Etrafımda pek çok insan var. Çoğu okumuş, askerliğini yapmış, yaşını almış…. ama özensizler, plansızlar, telaşlanıyorlar, zamanı uygun kullanamıyor ve geriye doğru planlama yapamıyorlar hedeften. Sonuç? Hüsran olmasa da noksan oluyor. Üzülüyorlar. Çünkü iş disiplinleri noksan.
Beğenmiyoruz Avrupa’yı. Kontrol formlarına göre tek tek okeyleyip öyle hazırlanıyorlar diye mesela bir jeneratörü çalıştırmaya. Uzun zaman alıyor kontroller. Biz ne yapıyoruz? Aceleyle, bakım ve kontrolü çoğu zaman atlayarak marşa basıyoruz. O yabancı çalışan geç ama düzgün iş yaparken, biz acele ama özensiz iş üretiyoruz. Ya kaza geliyor ardı sıra, yahut arıza. Ya da istenen netice alınmıyor, yeniden başlıyoruz aynı işi yapmaya.
Zekiyiz, diğerlerinden hızlı düşünüyoruz ama tedbir ve kontrolümüz zayıf, planlamada sıkıntı yaşıyoruz. Güven sorunumuz yok ama aşırı güveniyoruz kendimize.
Bence gerekli planlama ve hazırlığı takiben işe koyulmak gerekli, oyalanmadan iş yapmak doğru, temiz ve emniyetli üretkenlik şart.
Demek ki netice bazı şartlara bağlı ve tez elden acele kararlar ve yetersiz hazırlıklar bizi o sonuca götüremeyecek.
Avrupa ile en büyük farklarımızdan biri bence bu.
Zekamızın, çalışkanlığımızın, üretkenliğimizin, bilgilerimizin üstüne bir de özeni, kontrolü, koordineyi, takibi, nezareti koyabilirsek…. bizi kimseler tutamaz ilerleme yolunda.
Başlamak bitirmenin yarısıdır diye boşuna söylemiyorum. Balığa gidelim mesela beraberce. Teknede biri sigara isteyecektir, biri su, biri yem, birisi olta. Hani biz üç gün önceden sözleşmiştik gitmeye? neden hazırlık yapmadan geldik ve kıyı ile irtibatımız kesildi? Ben o şeyi ona verirsem ben noksan kalacağım, vermezsem küsecek. Günahım ne?
Sayısız örnekler verebilirim. Mesaj anlaşıldı sanırım.
Güzel netice istiyorsak, güzel hazırlık, planlama ve motivasyon şart. Çalakalem işten hayır gelmeyeceği gibi, aşırı oyalanmak da bizi geri bırakacaktır.
Acele ve panik hali birbirinden farklıdır, acele ve hızlı iş yapmak da öyle.
Şeytan ayrıntılarda gizlidir. Detay atlamadan, gözden kaçırmadan, aşırı güvenle ukalalık etmeden başlamak önemli ve bu da akıl ve hazırlık gerektiriyor.
Adamlık, ustalık, erdem ve tecrübe yeterli hazırlıkla paralel yürür. Gayret bizimdir, başarı Allah’ın. Netice menfi de olsa yeterli hazırlık ve doğru yürüyüşümüz varsa bize zaten sorun teşkil etmeyecektir.
Kaza, bela ve hatalardan arınmak için bile olsa özene ihtiyacımız var, tabi ki bilgiye de.
bence.
Son örnek…. resimdeki koşucuya bakın. Koşmak işin en kolay kısmı. Mesele başlamak. Antrenman yapmak, bedenen ve zihnen hazır olmak, giyinmek, diyet yapmak, belgeleri hazırlamak vs. hazırlıklar yapılmadan koşulamayacağı gibi…..
HAYAT da sadece yaşanmaz. Yani hazırlıksız yaşanmaz, yaşanamaz. Yaşama kıymet vermiyor, ciddiye almıyor, hayata hazırlanmıyorsak…..rastgele, tesadüfi bir hayat yaşarız yoksa…