Başınızı koyacak sıcak bir omuzunuz var mı ?
Anne ve baba kucağı şefkat doludur…. Onların omuzları da daima sevgi ve merhamet kaplıdır. Ne kadar ayrı kalsak, uzaklaşsak, küssek, kızsak da ana , baba yüreği dayanmaz…. evlat yüreği hiç dayanmaz ayrılığa. O omuzlar hayattaki en son kalelerimizdir belki de. Bu hayatta sığınacağımız en son limanlar onlardır….. sakin, emin, merhametli ve huzurlu.
Kardeşler biraz daha farklıdır. Müstesna kardeşler olduğu gibi düşman kardeşler de olduğundan genelleme yapmıyorum. Keza akrabaların durumu da değişkendir…. Lakin iyileri ve sizi anlayanları varsa ne mutlu size….
Ben bugünkü yazımda aslen dostlardan bahsetmek istiyorum ve sizin için kıymetli olanlardan…
Bence dost ve arkadaş arasındaki en büyük fark sizin onun omuzuna başınızı koyup koyamadığınız farkıdır. O omuzu nasıl gördüğünüzle de alakalıdır bu, siz omuzu koyduğunuzda onun düşünecekleriyle de.
Gerçek dostsa şayet…. sizi gönülden seviyor ve anlıyorsa…. kalbini açıyorsa size, omuzlarını da, kucaklarını da açacaktır. Sıcacık şefkatiyle ellerinizi kavrayacaktır anlayış ve hoşgörüyle…
Aşk ve sevgi ise çok daha etken bence… Sevgi gerçekse, güven içeriyor, sadakat barındırıyor, anlayışla yoğrulabiliyorsa… o omuz şefkatlidir, baş koymaya değerdir.
Hayatımızı yaslıyoruz aslında biz o başımızla o kişiye.
Güvendiğimiz dağ o an için o omuz.
Fırtınalardayız belki sığınacak liman arıyoruz…. yorulduk belki mücadeleden…. belki anın tadını çıkarmayı diliyoruz…
O omuza konan baş bence önemli. Bedensel bağlar kadar kalp bağları anlamında da. Düşünsenize kendinizden. Tanımadık, sevmedik, sizi yanlış anlayacak birinin omuzuna başınızı koyar mısınız? Ya kimlerin omuzunu tercih edersiniz o yıkılma, kırılma, nostalji anlarında?
Romantizm kokar o omuzlar, o saçlar o esnada. Duygular birinden diğerine akar usulca. O sessizliğin sesi kalp atışı olur, sevgiler artar, aşklar köpürür, acılar diner, sakinleşir insan….
İnsanın başını koyacak omuzları olması güzel… daha da güzeli başkalarının sizin omuzunuza başını koymayı dilemesi…
Erdem ve dürüstlüğe, sevgi ve asalete, hoşgörü ve dostluğa vurgu yapıyorum, anladınız…
Haram arayan gözlere, bıyık altından gülenlere, gülerken göbeği oynamayanlara, bacaklara bakıp bıyık bükenlere, avcı kuşlar gibi başkalarını süzen gözlere, eli işte, gözü oynaşta olanlara, sahtekarlara, sıradanlara …. kimse başını koymaz. Siz de koymazsınız… bende koymam.
Sevgiyle saçınızı okşayacaklara, art niyet aramayacaklara, sizi dinleyeceklere, anın sessizliğini bozmayacaklara, haddini aşmayacaklara, kalbinizde delik açmayacak omuzlara konulur başlar…
İnsan zaman zaman arar o omuzlar…. varsa hüzünleri o omuzda son bulur, yorgunluğu gider, enerjisi yükselir yarınlar için…. zevk alır yaşamdan, hayallerine dalar o esnada… toz pembe.
O omuzlar yoksa… yapayalnız kalır insan… duvarlarla konuşur, dalgalarla paylaşır yalnızlığını….
Mesele…. yıkılmamak, yorulmamak değil…. zayıf düşüldüğünde, anne şefkati arandığında, aşkı bulduğunda, dost ve sevgi aradığında başını omzuna koyacak dostlara sahip olmak. Mesele Başınızı koyacak sıcak bir omuzunuz var mı ? sorusuna evet diyebilmektir.
Hayat böyle çok daha güzel ve çekilirdir… bence.