Bakış açınız hayatınızı değiştiriyor
Bakış açısı; bir olayda, konuyu, düşünceyi belirli bir noktadan inceleme, olaya belirli bir yönden bakma; görüş açısı, görüş şeklinde tarif ediliyor. Biraz karmaşık. Bana göre o nesne veya olaya göre; yerimiz önemli ve baktığımızda göz açımız ile görebildiğimiz kadarını yorumlamamız. Yazımın mahiyeti de bu aslında.
Bir vazo düşünün, masanın ortasında duruyor. Masa etrafında da dört kişi var. Herkes o vazoyu kendi tarafından görüyor. İşte bu bence bir vazo ve dört faklı bakış açısı demek.
Bir trafik kazasında şahitler var diyelim…. Bir bayan balkonda, bir yaya yolun sağında, bir motorlu yolda gidiyor ve bir çocuk yolun solunda. Dört kişi, sekiz göz ve dört bakış açısı….
Hayat… önümüzde duruyor. Herkes için zaman eşit, süreç belli, şartlar malum, süre yaklaşık olarak belli, inişler çıkışlar ortada… Ama herkes o hayata faklı pencerelerden bakıyor. Kimi sürenin endişesinde, kimi niteliğin…. kimi coğrafyayla ilgileniyor, kimi ara durumlarla, kimi acıları yansıtıyor hayata, kimi güzellikleri, kimi yarısı dolu bardak görüyor, kimi yarısı boş bardak….
Ne oluyor biliyor musunuz? Durduğumuz ve baktığımız yere göre hayatın sadece bir bölümünü görüyoruz, göz (kalp gözünü kast ediyorum) açımıza bağlı olarak. Perspektif var…. simetri yok. Açılar, menziller, renkler farklı farklı.
Sonuçta herkes hayatı gördüğü şekilde anlıyor ve tarif ediyor.
Kendisini de ona göre ayarlıyor… Acı görüyorsa hayatta acı çekmemek için gaddar ve duygusuz bir yaşam arzuluyor, sevgi görüyorsa aşkın ve umudun peşinde koşuyor.
Şiddet ve zulüm yanını görüyorsa da acı çektirmekten hoşlanmıyor, bencilleşiyor, aşağılıyor…
Durduğumuz yer o kadar önemli ki duygu ve akıl dünyamız buna göre demirliyor. Baktığımız yerin iki karış sağı veya solu bizi çok farklı biri yapacak ama çoğu zaman ayaklarımız mıhlanmış gibi yerinde kalıyor. Değişime direniyoruz. Ayak parmaklarımız üzerinde iki santim yükselsek bile daha çok şey göreceğiz ama … hayır, sadece bakıyoruz.
Bir masaya, sandalyeye çıksak, bir adım ilerlesek, iki karış sağa kaysak manzaramız da hayatımız da değişecek… ama hayır…. direniyoruz değişime.
Sevgilerine de, mahrumiyetlerine de, nefretlerine de hayatın aynı yerden bakıyoruz. Hayatı anlamaya çalışmıyoruz, tanımaya gayret etmiyoruz savunma mekanizmalarımızı devrede tutmaktan ve bencilliğimizden. Uzaktan bakıyoruz hayata, yaklaşmadan, dürbün kullanmadan, görebildiğimiz kadarına razıyız…
Ya gördüklerimiz sanalsa, olduğundan farklı veya azsa, yanıltıcıysa?
Üstelik ayın karanlık yüzü gibi hiç mi merak etmiyoruz hayatın diğer yanlarını?
Hayatın o diğer yüzlerinde neler var ben söyleyeyim…. açlar var sokaklar dolusu, savaş çocukları var bombalanan, kaçırılan bebekler var annesinden kopartılan…
Maskeyle dolaşan Zombiler var, münafıklar ordusu var bizden görünüp bizden olmayan… İngilizler, Fransızlar var…Hollandalılar var.
Sekiz dönüm tarladan buğday hasadı alıp, sizin satın aldığınız o pahalı cep telefonunun beşte bir parasına tüccara satabilen ve o parayla bir sene geçinen… ailesini geçindiren.
Kadınlar var maaşı olmayan, iki çocuklu, eşi terk etmiş aylar önce… Kızlar var dedelere karı yapılmış, okuldan koparılmış genç kızlar var…
Değiştiriyoruz hayat küresini… bakın manzara basıl değişiyor?
Bu yüzde, bu açıyla…. zengin soytarılar görünüyor siyah arabalarıyla… Mafyalar var adamlarıyla kara gözlüklü, dev binalar, özel yatlar, holdingler, vergi şampiyonları…
Biraz daha çeviriyorum hayat küresini….
Şimdi yeşil ormanlar var…. bin bir çeşit canlı kelebeğinden aslanına, yanda adamlar elleri çanta bidonlu içi benzin dolu, ormanları yakanlar… ötede oteller, yanık orman otelleri….
Daha çeviriyorum…
Metresler, garson kızlar, liseli kızlar, iş kadınları…. genç erkekler yurt dışına giden daha yüksek maaş için….
Şehitler var, trafik canavarına mağlup olmuşlar var hala adalet bekleyen… az daha çevirince küreyi…
Az az çeviriyorum radyo kanalı gibi…. vatanseverler var, mütevazi yaşayanlar, helalden ayrılmayanlar….
Şimdi kürenin o yanlarından sadece bir kısmını görüyoruz durduğumuz yerden ya diğer yüzleri hayatın bizler için muamma… Oysa hayat her yanıyla bir bütün… Suç onun değil suç yerinde duran bizde.
Ön yargılarımız bile acımasız hayata karşı…. nefretle bakıyoruz çoğumuz…. korkarak bir kısmımız… sevinçle bakan çok az…. acı ve hüzün egemen yargılara. Bu algılar objektifliğimizi kaybettiriyor. Sübjektif baktıkça da gerçekçi olamıyoruz. Oysa hayat tamamen gerçek.
Kadınlar ayrı bakıyor hayata, erkekler ayrı, çocuklar, gençler, anneler, dedeler hep ayrı ayrı.
hayatın binbir yanını binbir farklı göz görüyor…
Kimi gökdelenlerden aşağı bakıyor, kimi aşağıdan gökdelenlere..
Kimi Boğazın bu tarafından karşıya bakıyor, kimi karşıdan bu sahile… benim en komiğime giden de budur. ben karşıya bakıyorum manzara diye, güzel diye, orada olmayı diliyorum…. o karşıdan bakan da aynısını düşünüyor benim olduğum yer için… Komik ve trajedik aslında…
Hayata sanal açıdan bakanlar var… gerçeği reddedip. Bel altından bakanlar var hayata… mumlu gecelerden. Yeşil dolarlarla bakanlar var, banka hesap cüzdanlarıyla… bozuk madeni paralarla ekmek almaya giden çocuklar var akislerinde…
Bazen eko yapıyor hayat… söylediklerimizi tekrarlıyor…. Akisler var etrafta sağdan soldan çarpan… uzaya çıkıyor mu bilmem ama seslerimiz çarpıyor duvarlara… hayatın arka yanlarına dek varıyorlar kısıla kısıla… aynalar var birilerince konmaya çalışan diğer yanları görelim diye… bazen bakıyor, bazen es geçiyoruz…. Bazen günün aynı saati kaldırıyoruz başımızı bazen 24 saat gözlemedeyiz…
hayat aynı hayat, ortada duruyor…. Hareket edebilecek olan biziz ama yer değiştirmiyoruz…. korkuyoruz gerçeği öğrenmekten, gerçekleri görmekten… sadece çocuklar gibi mızmızlanıyoruz.
Hayatın bulutsuz atmosferi de var gerilerde, yeşil çayırları, bereketli düzlükleri, doğal yaşam alanları…. biz çölleri, kayaları görmeye razıyız…. denizler var ilerilerde… biz kurak yaylalara razıyız…
Hayat bonkör… hediyemizi almaya dahi gitmekten aciziz.
Bakış açımız sabit, fikrimiz sabit…. değişime, gerçeği aramaya kapalıyız..
Böyle olmaz… hayatı adaletsizlikle suçlamak kimsenin haddine değil. Gerçek hayat, gün gibi ortada… berrak ve şeffaf.
Kaypak olan bizleriz… Bakış açınız hayatınızı değiştiriyor farkında dahi değilsiniz.. Gelin kımıldayın azıcık… başınızı kaldırın veya. İki adım ilerleyin hayata doğru… Göreceksiniz açınız da hayatınız da nasıl değişecek, şayet siz değişirseniz ve değişime direnmekten vazgeçerseniz.
bence.