Ayrı dünyaların insanları
Tek bir dünya içinde onlarca dünya var…. Hatta insan sayısı kadar. Herkesin dünyası ayrı, günü, gecesi ayrı, mazisi, geleceği ayrı ayrı.
Kimi aydınlık yüzünde yaşıyor dünyanın ay gibi… refah, dertsiz, bolluk içinde, kimi geçim derdiyle yanıyor ayın karanlık yüzü gibi…
Kimi sağlıktan dertli, engelli, hasta, engelli…. kimi sapasağlam, hastane yolu bilmeden yaşıyor.
Kimileri var aşktan mahzun, aşksız, kimileri var aşk oyunları olmaksızın geçmiyor günleri, daldan dala konuyor her bir yeni macerasında..
Ezilmişler var bir yanda, seçkinler diğer yanda…
Özgür, medeni, tok, aydın olanlar var aydınlıklarda, karanlıklarda cahiller, diplomasızlar, terbiye ve nezaket yoksunları…
Tepelerde yaşıyor kimileri dağlarda, kimileri çukurlarda koyudan koyu…
Kimi sevda peşinde, kimi macera, kimi paranın ayak izlerini takip ediyor kimi sadakat arayışında…
Ayrı dünyaların insanları var dört yanda… Ruh ikizini arıyor kimileri, kimi korkuyor bağlanmaktan…
Kimi mevki ve makam peşinde, para ve güç uğruna, kimi hizmet derdinde vatanın, vatandaşın…
Kimileri yalanla yürütüyor gemisini, kimileri gerçekleri konuştuğun için ötekileştiriliyor.
Hayvan sever kimileri, korkar diğerleri hayvanlardan, suyu sevenler var bir yanda, diğer yanda çöllerin sıcaklığını…
Sorumsuz bazıları, üstlenmiyor hiç bir şeyi üzerine düşen, sorumlulukla eve gidemiyor bazıları çalışmaktan…
Tesadüflere, kısmete inanıyor bazıları, kimi bilimi ilah etmek peşinde.
Kaderci bazıları, kader yazmakta diğerleri.
Yönetiliyor çokluklar, yönetiyor hak etmeyen azlıklar… ağlayan çok gülen az, toklar az, açlar çok, sağdan soldan giden var çeşit çeşit, orta yolu bulan yok…
Kızgın bazıları, sakin diğerleri, çiçek kadar yumuşak bazı kalpler, taş gibi katı bazıları…
İnsan sayısı kadar dünya var bu dünyada. Ama insan kendisi gibi dünyalar peşinde. Mutlu ve huzurlu olmak umuduyla arayışlar sürekli devam ediyor. Aynı evrene çıkmak umuduyla paralel alemlerde dolaşıyor kalpler… sokaklarda, parklarda, iş yerlerinde.
Birileri birilerini bekliyor bir yerlerde kimse bilmiyor… Birden çıkacak birisi birisinin karşısına habersizce…
Bazen zorluyor insan sevdiği, beğendiği için ayrı dünyası olan insanları kendi dünyasında yaşaması için…. olmuyor. Atmosferler farklı, tabiatlar farklı, yüzeyler, yerçekimleri farklı….uymuyor. Daha da zorluyor insan, hüsran oluyor sonu ayrılıkların.
Aynı havayı solumak istiyor insan birisiyle şartsız, koşulsuz, maskesiz dolaşmak istiyor onun dünyasında…
Sevgi ve aşk böyle bir şey…. başka bir dünyaya gidip orayı kendi dünyası yapmak… Kalbinden aldığı ilhamla.
Ayrı dünyaların insanları kırılıyor ayrılınca, mahzun, dertli, belki hırçın. Zorlamalar da kar etmiyor…
Ayrılıyor eller, nefesler kesilir gibi, ayrılıyor ruhlar eşinden kopar gibi, ayrılıyor yollar meçhule gider gibi.
İnsan, yaşayabileceği atmosferde bir dünya aramalı kendisine… tabiatından taşına, suyundan havasına uyumlu olmalı, ufak pürüzler hariç ayakları kanamamalı insanın… o yeni alemde. Yoksa hayaller bitiyor önce… sonra sevgiler ve saygılar…. tahammülsüzlükler giriyor araya ve kırılıyor kalpler…
Ayrı dünyaların insanları kendi gezegenlerinde yaşamalı çünkü diğerleri farklı… Bizler ve onlar gibi bu gezegende.
Anlayışlar, bakışlar, sezişler, sabredişler farklı… özlemler, hayaller, yol izleyişler farklı, bitişler, bitirişler farklı. Olmuyor, dikiş tutmuyor zorlanılsa da.
Olan gözlere oluyor nemli nemli, kalplere oluyor kan revan içinde…
bence. Ne demişler davul bile dengi dengine….