Avatar filmi tanıtımı
Yönetmenliğini ve senaryosunu James Cameron’un (ikincisinde Rick Jaffa senaryoya yardımcı olmuştu) üstlendiği İlki 2009’da, ikincisi 2022’de seyirciyle buluşan AVATAR filminin bilimkurgu – macera türü güzel bir yapım olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çok sayıda izleyiciyi çektiği de zaten ortadadır.
Önce filmleri hatırlayalım;
İlk filmde bir hırsızlık olayında ağabeyi ölen yarı felçli Jake Sully, bir süre görev yapmak karşılığı kullanamadığı bacaklarını tedavi ettirmek umuduyla genetik olarak ağabeyine uygun üretilmiş ve şans eseri kendisine de genetik olarak uyan bir yaratıkla eşleşmek üzere Pandora adındaki uzak bir gezegene gelir. Bu yerde Na’vi adında yerli bir halk yaşamaktadır. Jake, kendilerine özgü lisanları, dünya görüşleri ve yaşam biçimleri olan halkın arasına karıştığında doğa ile de bütünleşir. Askeri bir şirket, söz konusu yeri ve oradaki kaynakları mercek altına almak üzere Avatar adında bir program meydana getirmiştir. Bu program insanları kısmen insan kısmen de Na’vi haline büründürerek misyon amaçlı Pandora’ya göndermektedir. Bu sisteme gönüllü dahil olan Botanist Dr Grace Augustine ve Jake Sully için başka bir yaşam var olacaktır. Sully, Pandora’ya geçtiği anda felçli bedeni değişime uğrayarak işlevsel hale gelmektedir. Bu sırada Na’vi halkından Prenses Neytiri ile karşı karşıya gelen Jake, ansızın bir farkındalık yaşar ve bir araştırma misyonu ile gönderildiği bu gezegeni, kendi dünyalısından korumaya karar verir. Maden uğruna o gezegendeki yaşamı mahvetmek isteyen hem cinslerinden ziyade haklı olan yerli halkla bütünleşen kahramanımız yaşanan savaşta yerli mavi ırkla birlikte savaşır ve insanlık kaybederek dünyaya geri döner.
Avatar 2 filmindeyse (The Way of Water, Suyun Yolu) Avatar’da yaşanan olaylardan birkaç yıl sonra Jake ve Neytiri Pandora’da kendi ailele kurmuştur. Ancak yeniden gezegene gelen saldırgan dünyalıların tacizleri nedeniyle ve kabilesini kurtarmak adına göç etmek ve evlerini terk etmek zorunda kalır. Bu yüzden Jake ve Neytiri, suyun yüzeyi ve altı dahil olmak üzere Pandora’nın dışındaki yerleri keşfetmeye başlar. Fakat er geç işgalci insanlık burayı da bulur ve kısa süren bir savaşın ardından yerli mavi ırk kaybetmek üzereyken gezegen halkı yine kazanır ve insanlık yine kaybeder.
ADMİN NOTU:
Film serisi gerçekten dikkat çeken bir emeğe sahip ancak yorumumuz biraz farklı olacak. Öncelikle filmi sadece kapitalist anlayış veya emperyalist sömürgecilik olarak görmekten bir adım daha ileri gitmemiz lazım diye düşünüyorum. Şöyle ki orada yenenler gezegen halkından ziyade başkalarıdır ve yenilenler okyanus ötesi bir şirket çalışanları değil tüm insanlıktır. Uzun kulakları, heybetli boyları, tabiatla olan bağları, insana göre üstünlükleri, azim ve kararlılıkla kurdukları birliktelikleriyle bu kuyruklu halkın üç harflileri (peri moduyla bugüne kadar çocuklarımıza ezberlettirilen cin ırkı) tarif ettiği ve insanlığı defaten yendikleri ve yenecekleri, hatta iddia ediyorum ki 3 ve 4 ncü seride bu kez onlar dünyaya gelip hem de tatlılıkla işgal edeceklerdir, mesajını verdikleri bence aşikardır. Yeni dünya düzeni çalışmalarında mavi ırk ya da üstün ırk diye tarif edilen cinsi işaret eden bu tahmin en azından genetik olarak değiştirilmeye zorlanan çocuklarımızı ve onlardan teşkil halkları temsil etmektedir.
Bu nedenle hepimiz mavi ırkın insanlığı yenişini alkışladık ama bence onlar tarafından insanlığın mağlup edilmesini alkışladık. Oysa tüm zulmüne, cehaletine rağmen bizler o işgalcilerin ırkdaşıyız.
Uçarı bir yorum ancak küreselizm hamlelerinde uzmanlaştıkça ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Yoksa milyon dolarlara yapılan bir film de hem de HOLLYWOOD yapımcıları insanlığı, hele Amerikalı bir şirketi asla zalim göstermez.
Hatırlayın ki her bilim kurgu filmi bir prova, beyin fırtınası, tepki ölçme denemesi ve alıştırma gayretidir. Beklentilerimiz bu şekilde gerçekleşirse ele geçirilmemiz de o denli kolay olur. Bunun adına ben Hollywood zulmü yahut bilimkurgu siyonizmi diyorum.
Avatar filmi tanıtımı bu şekilde. Sanırım mesaj anlaşılmıştır ve bu sadece bu filme has bir şey de değil. Bilim kurgu ve fantastik filmlerin çoğu aynı rotada ilerliyor.
Bence böyle!