Atatürk’ün dine hizmetleri
Sitelerimde ve kitaplarımda bu konuya çok geniş yer verdim. Şimdi kısa bir özetle yetineceğim.
Atatürk bir hafız veya hoca değildi. Annesi mutaassıp bir hanımefendiydi ve oğlunun dini eğitim almasını çok istedi. Ama Atatürk’ün hayali asker olmaktı ve kendisine o yolu seçti.
Yaşanan sıkıntılar, aile içi istekler, okul hayatı, temaslar, savaşlar ve cepheler Atatürk’ü ibadet eri yapmasa da bir iman ve tevhid eri yaptı. Yani ibadeti çoklukla noksan kaldı ama iman etmekten, Allah’a güvenmekten, doğru yaşamaktan asla vazgeçmedi.
O şekilci bir inancı, anlaşılamayan dini yaşamayı reddetti. Tüm konularda olduğu gibi inançlar konusunda da aydın ve çağdaş davranarak laiklik ilkesini yani vicdan hürriyetini benimsedi. Bunu yaparken devleti dinin tahakkümünden kurtarıp aklın yoluna sevk etti.
Padişaha kul olan halkı, Allah’a kul yapabildi bu sayede. Okunmayan, okunsa da anlaşılamayan Kur’an’ı tercüme ettirerek anlaşılır ve okunur hale getirdi.
Padişah ve saltanat yetkinin dahi üzerinde olan Demokles’in kılıcı şeriat hükümlerini idarenin başının üzerinden çekerek çağdaş hukuku egemen kıldı.
Hadislerin abartısına son vererek, sağlam hadisleri tercüme ettirerek sünnetin anlaşılmasına imkan sağladı. İbadethaneleri onararak, yenilerini yaptırarak halkın ibadet yeri ihtiyaçlarına yardımcı olmaya çalıştı.
Radyodan Kur’an’ı ilk o okuttu, evlere, asker ocaklarına din kitapları hazırlatıp dağıttı parasız olarak, halkın dinini okuyarak anlamasını temine çalıştı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurdu.
Hutbeler verdi, namazlar kıldı, kurbanlar kestirdi.
Memleketin dört yanını ormanlaştırmaya çalıştı.
Zulme direnen en asil Türk oldu, yurttan düşman postallarını temizleyerek genç kızlarımızın namusunu kurtardı.
Ezan seslerini hür kıldı, namazı kılınabilir hale getirdi, İslam’ın unutulmamasını sağladı, mazlum devletlerin Müslüman halklarına umut oldu, ışık oldu.
İslam ülkeleriyle sulhu temin etti, kardeşlik bağları kurdu.
Dünya genelinde barışın egemen olmasına çalıştı, savaşı zaruret olmadıkça cinayet kabul etti.
Cihadın en yücesini sergiledi, Allah yolunda en çetin mücadeleleri verdi. Esir olmaktansa ölmeyi hedefledi halkıyla bir.
Askerimizdeki kahraman ruhu ortaya çıkardı yeniden.
Kaderciliği önledi, kader yazmayı mümkün kıldı ulusça.
Toplumsal barış ve huzuru sağladı, asayişi temin etti, ayaklanma ve terörü bitirdi, çetelere nefes aldırmadı.
Karanlık, yobaz, örümcekli kafaları temizledi toplum hayatımızdaki.
Kalemiyle saldıran, propaganda yapan, düşmana çalışan hain dolmakalemleri, MANEVİ MİKROPLARI temizledi.
Çeteleri, hainleri, münafıkları, müşrikleri tanınır hale getirdi, sahtekar yobazları cezalandırdı, çağdaşlaşmaya düşman batıl kafaları etkisizleştirdi.
Türk insanındaki asil ruhu yeniden parlattı, inancın ve şehit olma arzusunun yücelmesini sağladı.
Zulme sessiz kalmamayı, zulme isyanın farz oluşunu öğretti.
Rüşveti, torpili, eşitsizliği, adaletsizliği, liyakatsizliği engelleyerek adalet sağladı, hakkaniyeti temin etti.
Dini ve çağdaş eğitimi yaygınlaştırdı, şeyhlerin hükümdarlığına son verdi, hurafe ve batıl inançları yerle bir etti.
Azınlıkların, yabancıların inanç hürriyetlerini teminat altına aldırdı.
Mevlitler okuttu, lokmalar dağıttı, şehitlik ve mezar ziyaretleri yaptı.
Dinimizin son ve makul tek din olduğunu haykırdı gayrimüslim misyonerlere ve bağnazlara inat.
Taassupsuzluğu yani aklı hayata egemen kılmayı, hurafelerden sıyrılmayı hayata geçirdi.
Hayırlı evlat oldu.
Vatansever asker oldu, gazi oldu, mareşal oldu, şehit olma arzusuyla fırladı ön siperlere.
Kadını mal olmaktan çıkartıp, ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtarıp benlik yaptı, birey yaptı, seçmen yaptı, çağdaş insan kıldı.
Ordumuzun zaferleri, vatanın selameti için dualar etti Yaratan Yüce Allah’a.
Şehitlerimize, aileleri, yetimlerine sahip çıktı.
Depremzedelerin acısına ortak oldu, dertlerine merhem oldu.
Paraya tamah etmedi, kul olmadı, aylarca maaş alamadan gaz lambaları altında çalıştı.
Yerli malını özendirip, lüks ve israftan kurtarmaya çalıştı halkını.
Osmanlı’nın borçlarına bile sadık kaldı, ödedi. Vatandaşın ayağına vurulan kapitülasyon prangalarını kırdı, attı. Çocuklarımızın geleceğini ipotek altında kalmaktan kurtardı.
Evlatlarımızın yarınlara güvenle, inançla, bilimle yürümesine, milli ahlakın yücelmesine çalıştı. Yetimleri, öksüzleri devlet merhametiyle tanıştırdı.
Yurdu ağaçlandırdı, dereleri köprülendirdi, yolları genişletti, üretimi genişletti, ekonomik refahı artırıp sefalete son verdi.
Mason localarını, misyonerleri çıkardı hayatımızın dışına.
Emperyalizm, kapitalizm zulmünü yendi, dünyada emsalsiz olarak.
Arabizm ve israiliyat dertlerini çıkardı kader olmaktan, din diye empoze edilen Arap milliyetçiliğini sildi attı inançlardan.
Erkek ve kadına çağdaş haklar temin ederek çok eşliliği önledi, kadını alınır satılır mal olmaktan çıkardı, oy kullanma hakkı verdi, oy sayımlarına dahil etti.
Devletin yumuşak yüzü şefkatle, afla, merhametle tanıştırdı vatandaşlarını.
hayalcilikle Ulus’unu maceralara sürüklemedi.
Zulmetmedi, kayırmadı, kutuplaştırmadı, herkesi eşit kıldı adalet önünde.
Ehliyet ve liyakati farz kıldı devlet işlerinde.
Birlik ve beraberliği, kardeşliği temin edip, dünyaya uzun yıllar yaşanan barış hediye etti.
Miskin tarikat yuvalarını dağıttı, tekkeleri kaldırdı, zaviyeleri kapattı, eğitimi birleştirip, millileştirip, dinin tahakkümünden kurtardı.
Mevlana tarikatını derneğe-vakıfa çevirip kapatılmamasını temin etti.
Dünyanın değişik yerlerindeki ibadethanelerin onarımı için yardımlar yaptı.
Velhasıl özetle; dini düşman postallarından, namusları düşman zalimlerinden kurtardı, dini anlaşılabilir ve yaşanabilir kıldı, Kur’an’ı dinin tam merkezine koyarken Diyanet İşleri Başkanlığı ile dini karmaşalara son verdi.
İbadeti eksikti, savaşmaktan, çalışmaktan vakti olmuyordu.
Parası yoktu belki çokça zekat veremedi, hacca gidemedi.
Oruç tutamadı belki rahatsızlığından, savaşlardan, seyahatlerden.
Ama o TEVHİD ERİYDİ, İMAN ERİYDİ, CİHAD ERİYDİ tarihin nadir rastladıklarından.
İslam’a en büyük hizmetleri yapan TÜRK oldu.
Anadolu’nun Türk yurdu, İslam yurdu kalmasını, İslam’ın dünya genelinde unutulmamasını, ortadan kalkmamasını, Türklüğün yok olmamasını sağladı.
DİNCİLERİ ifşa edip gerçek DİNDARLARA saygınlık kazandırdı, şarlatan sahte din ulemasının ekmeğine mani oldu.
Düşmanla işbirliği yapan, Cumhuriyet’e – halkın egemenliğine – çağdaşlığa isyan eden sahte din adamlarının kafasını vurdurdu.
Yurdun sınırlarını namus kabul ettirip, Misak-ı Milli ile sabitleyip, ele geçirilemez kıldı.
Karaborsacı, hortumcu hırsızları toplum hayatından uzaklaştırdı.
Yalakalığa, riyaya, tefeciliğe, gösterişe, şekilciliğe mani oldu.
Yabancı boyunduruğuna özendiren mandacı ve himayecileri yönetimlerden uzaklaştırdı.
Yetmez mi?
Kısacık ömrüne bunları sığdırmışken, bugün bizler dini hür yaşayabiliyorken Atatürk’e borçluyuz halimizi.
Laiksek, Ortadoğu gibi akıldan uzak, esir ve yoksul hayatlar yaşamıyorsak, batıla yenilmemiş Hak’tan yana olmuşsak Atatürk sayesindedir.
Atatürk derin, inançlı bir Müslümandı. Silah ve dava arkadaşları da öyle.
O’na iki kadeh rakı içişi üzerinde saldırıp yalanlarla dine karşı göstermeye çalışanlara bu yazıyı okutun ve onlara inanmayın.
Tarih Atatürk kadar Müslüman olabilen bir evladına şahit olmamıştır.
Benden demesi.