Atatürk bugün yaşasaydı ?
Şanslısınız, şanslıyız Ulu Önder bugün hayatta değil. Şanslıyız o zor günleri yaşamadık ve yaşamak zorunda değiliz. Onlar çalıştı, yaralandı, öldü…. biz şimdi keyfini sürüyoruz, hayırsız mirasyediler gibi har vurup harman savuruyoruz emanetlerini.
Atatürk ve dava arkadaşları, kurtardılar, kurdular, inşat ettiler, hedef gösterdiler, sağlama aldılar, anayasaya soktular, emanet ettiler…
Biz? sahip çıkamadık işlere, emanetlere…
Baş komutandı Atatürk…. Baş Öğretmendi…. Cumhurbaşkanıydı….. hayatını adamıştı Türk Milletine, huzura, barışa, insanca yaşamaya…
Liyakat demekti Atatürk, çalışmak, yorulmamak, yorulunsa da yürümeye devam etmek medeniyet ve tam bağımsızlık yolunda…
Atatürk’ün idealindeki Türk nesli yıldırımdı, kasırgaydı, her türlü güçlüğü yenmesini bilirdi…
Her şey O’nun hitabesindeki satırlarda vardı aslında….
O yemek sofralarında bile vatan, Cumhuriyet, bağımsızlık konuşmuştu….
Hani içimizdeydi Atatürk, hani layık evlatlar olacaktık O’na? Öğretmendi, Çareydi…. hani?
Resimleriyle dahi oynadılar onun, kirli mihrakların aleti edildi figürleri…. uyanmadık.
30 Ekim 1923’te İnönü’ye bir mektup yazmıştı hani Atatürk, o günleri anlatan… okuduk mu? Anladık mı vehameti? Yoksa unuttuk mu?
Tarihin sayfaları hala önümüzde…. açın okuyun.
Vefasızlık ve tembellik bu vatanın evlatlarına yabancı kelimelerdir. Uğruna binlerce şehit verilen Anadolu toprakları kaderimizdir. Ne başka Cumhuriyet vardır ne başka vatan… O halde kim olduğumuzu hatırlamak anıdır şimdi… daha fazla geç olmadan.
Üretmek mesela…. tüketen toplum olursak kahroluruz, muhtaç oluruz. Üretiyor muyuz? Tam bağımsız olamazsak el açarız…. teknolojiyi yakalayamazsak yeniliriz, ekonomimiz güçlü olmazsa yutuluruz…. Yutmuyorlar mı bizi?
Okuduk mu , anladık mı O’nu? Masal gibi mi okuduk yoksa, şeklen, sayılarıyla, tarihleriyle…. davasının maksadını anlayamadığımız çok belli….
Sevdalarını unuttuk Atatürk’ün…. askerliğe, annesine, vatanına…. Üç aşkı vardı zaten…. Biz? Sevdalarımızdan vaz mı geçtik para ve makam uğruna?
Biz o günlerde yaşasaydık da aynısı olurduk eminim…. Korkak, tembel, tüketici, para sevdalısı, marka tutkunu…. Ya Atatürk bugün yaşasaydı ? Bugüne gelip bizi bu halde görseydi, bu çıkmazlarımıza bakıp kahrolsaydı, bu muhtaç ve ezik halimiz yüzünden bize lanet etseydi?
Sizleri kahve köşelerinde okey oynarken görseydi, çiftçilerin traktörünü satıp düğün yaptığını duysaydı? Fabrikaların satıldığını duyunca kahrolurdu eminim. Milli ahlakın yerlerde süründüğünü görünce de…. Minik kızların koca dedelere karı edildiğini duyunca mahvolurdu.
Ormanlar için yıllarca uğraşmıştı, o yanan yerleri, o yerlerde dikilen otelleri görseydi? Depremde yıkılan evlerin hala yıkık beklediğini? Sosyal yardım alamadan yaşayamayan milyonlarca insanı? Bu kadar işsizi? Yurt dışına para için giden beyinleri?
Sanatın yok oluşunu, sanat yapılmayışını, insanların tiyatroya gidemeyişini görseydi?
Orduyu, meclisi bıraktığı gibi bulamayınca, fiyatları görünce, ithal mallara göz gezdirdikçe, trafik terörüne şahit oldukça, mahkemelerin durumuna izledikçe, gazete okudukça, televizyon izledikçe…. doğduğuna pişman olurdu.
Sınırları, erozyonla kaybedilen toprakları, susuz köyleri, dişsiz emeklileri, memlekete gidecek parası olmayan memurları, kendisi gibi Başöğretmen mevkine göz koyan öğretmenleri…?
Para aşkımıza, yabancı tutkumuza, Batı kültürüne olan sevdamıza, gelenekleri terk edişimize, dini Arapçaya mahkum edişimize, dini ibadet ve duadan ibaret sanışımıza, kara çarşaftan medet ummalarımıza…. ne derdi?
Bakabilir miydik yüzüne?
Gençliğe hitabenin bizler için duvarda asılı bir tabeladan ibaret olduğunu, maçlarda atılan sloganlardan öte gidemediğini hemen anlardı…
Müslümanların Atatürk düşmanlığını anlayamazdı mesela…. Neden derelerimize fabrika atığı kimyasalları saldığımızı…. anlayamazdı.
Her yer araziyken neden gökdelenlere yöneldiğimizi, neden iki senede bir af çıkardığımızı, gazetelerin nasıl yalan söyleyebildiğini, nasıl Rus’ların Antalya’yı adeta satın aldığını anlayamazdı.
Tarikatlar nasıl bu kadar egemen, ehliyetsiz, liyakatsiz, rüşvetçi memurlar nasıl iş başında hala, kadınlar nasıl iş ve toplum hayatından geri kaldı anlayamazdı.
Kızlar neden okumuyor anlayamazdı…. neden evlendiriliyor….
Ekonomiyi, fakirliği hiç anlayamazdı…. Bıraktığı mali tablodan çok çok gerilere düşmeyi kabul edemezdi çünkü….
Cumhuriyet’i tanır mıydı acaba? Meclisi? Sivil toplum kuruluşlarını? Türkçülüğü, Türklüğü, vatanın bölünmezliğini, üniter devleti?
Küresel nizama yenilmek üzere olan ülkeyi de, dünyayı da anlayamazdı emperyalizmi yenmişken, fakirliği kader edenlere kızardı kapitalizmi yenmişken….
hakimlere kızardı adalet için, bankacılara kızardı, çiftçilere kızardı, öğretmenlere, öğrencilere, anne ve babalara kızardı…
İki kelime laf dahi etmezdi her şey söylenmiş olduğu için…. yüzümüze bakar, maddi ve manevi mirasını çarçur edişimizden dolayı utanç duyardı bizlerden….
Sonra çekip giderdi her halde…. mazideki şanlı yerine… bizleri utancımızla baş başa bırakıp.
bence.