Aile içi şiddet ; Çocuğa karşı şiddet
Çocukların dünyası farklıdır demiştik önceki yazılarımızda… ve sonra kendi çocukluğumdan bahsetmiştim beş yazı boyunca. maksadım çocuklarımıza farklı ve daha anlayışlı bakılmasını temin etmekti, dilim döndüğünce.
Aile içi şiddet konusunun malesef en büyük mağdurları çocuklar. İster doğrudan çocuk hedef alınsın, ister anne veya baba her zaman kaybeden çocuk oluyor. İster fiziksel ve isterse psikolojik şiddet olsun.
Bazen anne ve baba iyi polis kötü polisi oynuyor, ama çoğu zaman ikisi birden hayatın hıncını, ezilmişliklerinin acısını çocuktan çıkartıyorlar. Ekonomik ve sosyal sebepler en başta olmak üzere sayısız sıkıntı var malum. Ama o çocuklar masum, onlar cennetin çocukları, kuş yavrusu gibi sokakta oynamak ve huzurla uyumaktan başka bir şey istemiyorlar. Güçleri yok, ağızları laf yapamıyor, kendilerini savunamıyorlar bile…. ve bizler yargısız infaz yapıyoruz.
Diyelim hata yaptılar. Biz yapmadık mı çocukken? Diyelim yanlışa düştüler, kurtarmaya mı çalışalım, suçlayıp itelim mi sokakların koyu karanlıklarına?
Onları kendimiz gibi yapmak, hayallerini ve becerilerini yok saymak mesela, en yaygın hatalardan.
Yarış atı gibi dershane peşinde koşturmak sınavda iyi derece alsınlar diye, balkondan sokağı izletmek hasta olmasınlar diye, ders ve ödev bitince yatırmak ertesi gün öğretmen velisine kızmasın diye, takdir alsın diye, yüksek not alsın diye….
Hiç sormuyoruz ne istiyor çocuk diye, sorumluluk vermiyoruz. Tenkit ve azardan başka…. tabi bol harçlık ve cep telefonundan da başka.
Oysa büyütmek ve yetiştirmek çok farklı şeyler çocuğu. Kenara koyup, önüne bir tas çorba da verseniz o çocuk büyür ama yetişemez.
Hırslarımızı ona boşaltıyoruz, ufak hatasında azarlıyor, hatta dövüyoruz.
Buraya kadarkileri bir yere kadar anlayabilirim ana baba hassasiyetinden dolayı….. okusun isteğiyle, uyuşturucuya dalmasın diye, yalan söylemesin diye, tembel olmasın, işsiz kalmasın diye….. ama!
Erkenden evlendirilen kızlar var, okula gönderilmeyen kızlar var, çocuk yaşta fabrikalara işçi verilen çocuklar var para kazansın diye.
Aile içi tacize uğrayan çocuklar var…. Dilenciliğe zorlananlar var, daha çok sadaka toplasın diye kolu kesilenler var….
Okumak yerine işçi gönderilen çocuklar var….. Okul hakkı elinden alınan, bilmem ne tarikatının okuluna kaydedilenler var, hırsızlık yapsın diye yetiştirilenler var, mafyanın eline düşen çocuklar var, evinden kaçırılanlar var, organ mafyasına yedek parça olanlar var….
Hayat toz pembe değil yani çocuklar için.
Bu yüzden tedbirli ailelere bir şey diyemiyorum çünkü sokaklar tehlike dolu.
Ama bu tedbir çocuğu ezmek, özgürlüğünü kısıtlamak, dövmek olmamalı.
Kızları, namussuz olurlar diye, para yetmez evlendiremeyiz diye, doğdukları anda diri diri toprağa gömerdi Araplar. Erkekleri saklarlardı, iş görür diye, namusuna namussuzluk etse de dil gelmez diye. Tacizler, okuldan almalar, bebek yaşta evlendirmeler kızları diri diri toprağa gömmek demek değil mi?
Anne baba kavga edince bile çocuk odasında (varsa tabi) kulaklarını elleriyle bastırıp duymamaya çalışıyor sesleri…. o kadar hassas. İkisi de değerli kendisi için…. ama ailesiz kalmak, yetim ve öksüz kalmak gibi….. boşanmalar en çok çocukları yaralıyor.
Çocuğa nasıl yaklaşmak gerektiği bahsi bir eğitim meselesi ama en azından onu dinlemek ve konuşmak lazım. Anlatsın, yanlışsa bile söylesin korkmadan, neden yaptığını anlatsın.
Sizlerde hayallerine dokunun çocuğun, ufkunu açan oyuncaklar, kitaplar alın eleştirmek yerine.
Sokakları saymıyorum bile ama şimdi konumuz aile içi şiddet. Bu nedenle kusuru anne ve babada arıyorum öncelikle.
Sonra dedeler ve nineler var, teyzeler, dayılar, amcalar, halalar…. sanki her biri melek, gökten inmiş zembille. Çocuğa bir baskı, bir azar, hatta şamar sormayın….
Evlatlık verilen mi ararsınız akrabalara, akrabalarca taciz edilenini mi, dedelere karı edilenini mi, tarikatlara akraba baskısıyla verilenini mi?
Anne ve babanın karşı duramayışı zorlu akrabalara karşı ve sözde örflere karşı sessiz susuşları çocuğu anne ve babadan da soğutuyor.
Anne baba şiddet veya sertlik gösterince çocuk kapatıyor kendisini. Yapsa da söylemiyor artık. Hele masumsa, kendisince haklıysa.
Anne ve baba çocuğun dünyasına giremiyorsa, iletişim kopuyor ve sertlik başlıyor.
Anne ve babanın psikolojik sorunları ise en büyük zararı çocuğa veriyor. İş ortamının gerginliği eve taşınınca, üstüne ekonomik açmazlar eklenince, bir de komşunun karısı şikayete gelince anne ve baba patlıyor çocuğa, dinlemeden, sormadan.
Dövmek ortada çok büyük bir suç varsa bile medeni insana yakışmaz, taciz etmek, bebekken evlendirmek, kötü davranmak, zulmetmek, okula göndermemek, işe göndermek sekizli yaşlarda….. hiç yakışmaz. Hatta bazen azarlamak dövmekten beter eder çocuğu… kalkan elin zararı, tokat olup inen elden de fazladır.
bence bu yazılanları derleyip toplayın, kendinizle kıyaslayın. Daha burada anmadığım sayısız örnek var bu konuya.
O çocukların Allah emaneti olduğunu unutmadan eşinizle kavga dahi edecekseniz onu odasına gönderin. Okuldan almayın, hayallerini yıkmayın, işe vermeyin, kızları diri diri toprağa gömmeyin….
Aile içi şiddet ; Çocuğa karşı şiddet bahsinde az da olsa dikkat çekebilirsem ne mutlu bana. Şu kadarını söyleyeyim, çocuğa dışarıdan gelecek tehlike ihtimali on ise, anne ve babadan, akrabadan gelebilecek tehlike ve menfi etki ihtimali en az ellidir.
Bu çocuklar yarınız olduğuna göre havaya kalkan her tokat inanın geleceğimize inmiş bir şamar….
benden demesi.