Affetmek
Affetmek veya affedilmek toplumsal ihtiyaçlarımızın en başında geliyor. Çünkü hatasız değiliz, kusurlarımız var, pek çok kalp kırıyoruz isteyerek veya istemeden…. Ufak şeyleri büyütüp küsmekte, can yakmada, kibirle büyüklenmekte üstümüze yok.
Affetmek büyüklük oysa. Özellikle ileriki yaşlarda küçükleri, gençleri affetmek gerek uzatmadan.
Affedilmek güzel… hatadan ders çıkarmak, sevildiğini bilmek adına.
Affedemiyorum demekle, affetmiyorum demek arasında da dağlar kadar fark var. Affedememek içten gelen bir ısrar ve acı, bazen de yürek burukluğu kayıplardan, haksızlıklardan dolayı…. ama ….. affetmiyorum demek iradeyle, bile isteye, kini sürdürmek demek.
Yasak ve günah olan şeylerin çoğu tatlı gelir insana, heyecanlandırır. Nefret ve intikam hissi de öyledir ki nefis bunları dürtüler, abartır, vicdana çıkan yolları tıkar, kişi haklı olduğunu düşünür ve haklı olsa bile yaptığı yanlışın farkına varamaz affetmemekle.
hayat kısa dedik ya meseleleri büyütmemek gerek… Biz hatasız mıyız ki başkalarının hatalarını yüzlerine vuralım ve kin meselesi yapalım?
Haset ve fitne ile dolan hayatlar bize mutluluk getirmez, fesatlar çıkmaz yollara uzanır…. sevgi bahçelerine giden yollar ise güllerle donanmıştır… sıra sıra.
Affetmeyen affedilmez. kaide böyle. Siz başkalarını affedemiyorsanız, kalbiniz kararmış, katılaşmıştır ki, affedilmeyi bile gurur meselesi yapar halde, affedilmezliğe mahkum olursunuz.
Affetmezseniz, o sorun orada çakılı kalır ve sizi zehirlemeye devam eder…. affedilmezseniz vicdanınız kanar durur. Dost kaybeder, anıları kirletir, hayatın renklerini soluklaştırırsınız.
Katı kalple, bencillikle , tek başına yürünmez hayat yolları…. bu yüzden affedin ki affedilin.
Siz affetmeyi öğrenir ve öğretirseniz aileniz, sevdikleriniz, çocuklarınız da öğrenir. Her meseleyi çözmek malesef mümkün değil. Kırgınlıklar hep olacak. Ama büyütmemek gerek, çözemesek de dondurmak, rafa kaldırmak….
İntikam hırsıyla kendimize de zarar veriyoruz. kalbimiz nefretten karardıkça sevgiye yer kalmıyor, huzur ve mutluluktan uzaklaşıyoruz monotonluklarla… Yalnız yaşamak kaderimiz oluyor kimseyi affetmezsek…
Peki o hataları bizler başkalarına yapmıyor muyuz? Mesela bir dostunuz sırrınızı açtı başkalarına ve küstük ona. Peki biz hiç bir dostumuzun sırrını başkalarına anlatmadık mı?
Adil ve tarafsız olursak göreceğiz ki hepimiz aynıyız. Gafletle, delaletle yaptığımız hatalar affedilmeli hatta cehaletle. Hıyanet ayrı. İhanetin affedilecek tarafı olmaz!
Yani büyük meselelerde vakur davranıp, prensipli ve karakterli halde dik durmak olabilir ama küçük şeyleri de büyütmemek lazım.
bence.
Bu arada af dilemek ve özür dilemek de büyüklüktür. Çünkü bu sevginin, hatayı kabullenmenin göstergesidir ve o kimsenin sizin için ne kadar değerli olduğunu anlatır.