666 sayısının anlamı ve önemi nedir
666 sayısını hepimiz Satanizm ve Şeytan temelleriyle tanıyoruz. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu bilemesek de bazı kesimlerin bunu Satan’la, Şeytan’la, İblis’le eşitlediği muhakkak. Bunun ileriki versiyonları da 6666 şeklinde. Bu anlamda masum olmayan bu sayı tıpkı 13 sayısı gibi uğursuz kabul ediliyor ve istenmiyor. Bunu sıkça kullananların da Şeytanla bir şekilde irtibatı olduğu yahut şeytani emeller için ter döktüğü düşünülüyor.
666’nın ne anlama geldiği dinler arasında da değişik açıklamalarla kirlenmiş durumda. Kötü, uğursuz anlamları sabit olsa da kişi veya varlık olması noktasında tereddütler var.
Söz gelimi Yahudilikte Serbest Masonluğun temel taşı Hiram Abiff olarak kabul ediliyor. Hiram aynı zamanda “Ram” anlamına gelen Haram olarak da yazılır. Ra veya Ram, güneş tanrısı güneş çakrasının eski adıdır ve aynı zamanda güneş çakrası için bir mantradır. Abiff yılan babayla ilgilidir. Masonluktaki Güneş Tapınağı da (Mabet içerisind eyer almaktaydı) 666 olarak kabul görmekteydi. Hiram her gün öğlen vakti gider burada Güneş’e ibadet ederdi. Yani 666 sayısı Yahudilere göre 3. tapınağı (Mabet) da temsil ediyor olabilir.
.Aynı şekilde 666 sayısı Paganlara göre şeytanı temsil etmektedir. Yahudiler ise buradan yola çıkarak, 666 sıyısını Şeytan’ın Yahudi olmayan ruhun sembolü olarak kullanmaktadır. Yani 666 aslında onlar için “Yahudi olmayanları” = kötü ruhu temsil etmektedir. Çünkü ruhen güçlenen Yahudi olmayanlar Yahudiler için kötülüktür. Goyim olarak adlandırılan Yahudi olmayanların, inançlarının öğretilerine göre, ruhsal bilgi ve güçlenmeye dair her şey şeytani olarak kabul edilir.
Hristiyanlığın temelini oluşturduğuna inanılan kutsal kitabın bir bölümünde de 666’dan “canavara ait sayı” olarak bahsedilir. Eski Yunan, Bizans gibi devletlerde insanlar harfleri sayılarla temsil ediyorlardı. Harflerin sayısal değerleri kullanılarak birbirlerine şifreli mesajlar gönderiyorlardı. 666 geçmişten günümüze “canavar”, “şeytan” gibi kodlanıyordu. Kutsal Yazıların son kitabına göre 666, denizden çıkan yedi başlı ve on boynuzlu canavarın sayısı veya ismidir (Vahiy 13:1, 17, 18). Bu canavar “her kabile, her halk, her dil ve her millet” üzerinde hüküm süren, dünya çapındaki siyasal sistemin bir sembolüdür (Vahiy 13:7). 666 ismi, bu siyasal sistemin, Tanrı’nın gözünde mutlak anlamda başarısız olduğuna işaret eder.
Öyle ya da böyle bence bu sayı bir şekilde Rahmani olmayan, karanlık güç ve uğursuzlukları bünyesinde barındıran bir şeytanlık veya bizzat şeytanın sembolüdür. Buna en büyük delilim de Şeytana tapanların bu sayıyı kutsallaştırması, tüm yazı, resim ve konuşmalarında yer vermeleri, hatta barkod ve Qr kodlarına bile işlemeleridir.
Hatta www diye bildiğimiz World Wide Web (Dünya çağında iletişim ağı yani internet) kısaltmasının dahi 666’ya denk geldiği bilinenler arasındadır. Çünkü sözüm ona şeytan demiştir ki kimse şeytanın adını anmadan ticaret yapamayacak. Düşünün alışverişlerimizin tamamı internet üzerinden değil mi? Biz değilsek bile üreticiler, aracılar, pazarlamacılar, satıcılar, taşıyıcılar internette yazıp çizmeden bir kilo domates alabiliyor mu? Barkodlardaki üç uzun çizginin 6, 6, 6 rakamlarına denk geldiğini de söyleyerek bu faslı kapatıyor ve asıl konuma geçiyorum.
666 her yerde. Bu bir imza. İnternetten, mallar üzerindeki etiketlere kadar, güvenlik telefon numaralarından araç plakalarına kadar, kanun numaralarından bütçe kalemlerine kadar her yerde… Bir nal izi gibi.
Gazetelerin orta üçüncü sayfası gibi, hane kapılarındaki 10 numara sayısı gibi, 666 sayısı da kendi içerisinde kendilerine özel bir anlam ifade ediyor, selamlama gibi. Tıpkı masonların ev girişlerini çift sütunlu yapmaları, kapıya oturan çift taraflı iki aslan koymaları gibi. Hepsi birer imza anlamı taşıyor ve misafire ev sahibinin inançlarına dair bilgi veriyor. Ülkemizdeki bazı kamu binalarının mimar ve mühendisleri de yabancı uyrukluydu. Bunların eserlerine bakılırsa oralarda da değişik imzalara rastlamak mümkün. Bilhassa lale motifine.
Masonların Türkiye’de yayınlanan yayınlarının adı Mimar Sinan. Hepimiz kendisini sever ve saygı duyarız. Hatta son eserinde baş aşağı koyduğu lale motifini neden öyle yaptığını düşünmüşüzdür. Cevabını ben kendimce biliyorum ancak burada paylaşmayacağım. Laleye dikkat çekmek için açtım konuyu.
Demek istediğim onların ısrarı, inancı, kardeşliği, yeminleri milattan önce 3000 yıl kadar geriye gidiyor en azından. Hatta Tek Göz’ü de katacak olursak çok daha gerilere. Malum tek göz de şeytanın sembolü. Daha önce bahsetmiştim güneş sembolü de öyle.
Baphomet’i bilmiyorsanız araştırın. Başı keçi, vücudu insan olan bir yaratık, şeytanı simgelemek üzere inşa edilen bir heykel. Bir eli yukarıda ve bir eli aşağıda, Ayakları toynaklı. Keçi vurgusuna da özellikle dikkat rica ediyorum çünkü keçi de şeytanın sembollerindendir. İnatçılığı, kibri, taze fidanların başlarını yemesiyle tanınır. Sakallarıyla, gözleriyle değişik bir hayvandır. Koyun ve kuzulardan farkını az çok sizlerde bilirsiniz zaten.
Bizler ise bırakın asırlık yeminleri, haftalık sözlerimizi tutmaktan bile aciziz. Onlar sistemli halde davaları için çalışıyor, bizler havanda su dövüp lüks hayatlar için çalışıyoruz körlemesine. Onlar dünyayı karartıyor her geçen gün bizler dizi seyretmekle meşgulüz.
Sonra diyoruz ki dünya neden böyle, bu hale nasıl geldik diye söyleniyoruz.
İblis, huzurdan kovulup, Hz. Adem ve eşini cennette kandırıp lanetlendikten sonra şeytan adını aldı. Dünyaya gönderildi O da. nerede şimdi? Ona uyan cinlerde gönderildi dünyaya. Neredeler? İblis ettiği yemin istikametinde gece gündüz, daha çok geceleri, çalışıyor. Ya biz?
666 rakamından, uçaklardaki 13ncü sıradan kaçarak şeytanı yenemeyiz. Şeytanı yok farz ederek yahut mitolojiye gömerek de.
Onlar Zeus’u, Afrodit’i, Poseidon’u, Hitler’i, Dracula’yı yarattı savaş meydanlarında, filmlerde. Biz ne yaptık?
Çizgi filmlerde, Avatar filmlerinde üç harflileri (mavi kanlıları) sevdirdiler bize, elfleri (perileri) uzun kulaklı yaptılar… sesimiz çıkmadı.
Yakında tamamen teslim olmuş olacağız. Kurbağanın altındaki su ısınıyor yavaştan ve haşlanacağız.
Ben Denver Havalimanı’nda bir şeyler oluyor dedikçe inanmamakta direnen geniş kitleler o gün yanıldıklarını anlayacak lakin geç olacak.
Çünkü oyunu onlar kurguluyor, yaptıkları ortaya çıkmasın diye gerçekleri sulandırıyor, lakin her şeye rağmen her iş ve haneye imzalarını atıyorlar bir şekilde… biz inkar etmekle meşgulüz. Komplo teorisi deyip geçiyoruz. En kolayı bu, biz de en kolayını seçiyoruz.
Lütfen internette biraz araştırın. Bana da inanmayın. kendiniz görün. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Dedim ya ! Onlar çalışıyor, biz inkar etmekle meşgulüz. 666’yı gözümüzün içine sokuyorlar… hala uyanmıyoruz.
Konuşurken elleriyle köşegen üçgen işareti yapıyorlar, beyaz tavşan işareti yapıyorlar…. yok, yok. Uyanmıyoruz. Derin bir uykudayız.
Suratlarındaki morluklar dahi dikkatimizi çekmiyor. Ne o biliyor musunuz? Minik şişesi 50.000 dolar olan Andechrome yani korkutulup, en korktuğu anda öldürülen küçük kız kanı içenlerin bir süre sonra mecbur yaşadığı bir yan etki. bakın internete inanmıyorsanız.
Elbise satan mağazalarda 250.000 Dolara satılan eteklere bakın. Sipariş no’sunu girin ve aslında o elbiseyi alanın hangi kaçırılmış Afrikalı kızı satın aldığını görün. Kayıp çocuklar nerede diye de düşünün bu arada. Ukrayna’da adını duyup haberini duyamadığınız çocuk fabrikalarının haberlerini bir kez olsun merak edin.
Satanist ayinlerde katledilen kız ve kedi haberlerine göz gezdirin. Bir kez olsun!
O halde 666 sayısının anlamı ve önemi nedir diye sorulacak olursa bundan sonra cevabımız; şeytan, onun orduları ve onun iş yapış şekli şeklinde olacaktır.