2023’ün son yazısı
Bu başlık aklıma gelirken doğrusu içerik gelmedi. Doğaçlama yazacağım adeta muhasebe gibi geçen yılın.
Herkes şu son bir kaç günde aynı haldedir sanırım. Yeni yılın beklentisi ve eski yılın hüznü bir arada yaşanırken, birer yıl daha yaşlanmanın verdiği acı tebessümle, garip bir koşuşturma var sokaklarda. Kimi yemek derdinde, kimi kıyafet, kimi sene sonu bilançolar, vergiler vs. Tatlı bir telaş ama günübirlik bana kalırsa…
Son bir yılı düşünmek mi istemiyorlar, düşünmekten mi korkuyorlar, gerçeklerinden mi çekiniyorlar bilmem ama herkes önüne, geleceğe bakıyor. Piyango satın alanlar mesela çoğunlukta. Hayatlarında takvimlerden başka bir şey değişmeyecek milyonlarca insan var ülkede.
Aynı dertler, acılar, yokluklar sürüp gidecek ama umut asla ölmüyor. Aynı basiretsizliklerle seyahat edilecek hayat yolunda, futbolda aynı şikeler, dizilerde aynı isimler, reklamlarda aynı ürünler, ekmek kuyruklarında aynı yüzler … ama umut dedim ya yeni yılın en büyük beklentisi.
Geleceği bilmenin imkanı yok, karamsar olmak da gereksiz ama muhasebe etmeden, kendimize çeki düzen vermeden yeni yıla, yeni yola, yeni şekle girsek ne fayda. Mesela dün gördüm sarı saç modaymış şimdilerde, takma, uzun, yapıştırma. Topuklu kadın ayakkabıları yenilmiş rahat ayakkabılara. Bunlar magazin haberleri. Yeni yıla girerken konuştuklarımız bunlar malesef.
Google trend aramalar yazımı okuduysanız acınası halimiz orada da besbelli. Maaş zam beklentileri, süper kupa finali, emekli bilmem ne hakları…. ekonomi, sağlık, sosyal medya içerikli onlarca şey…. beyaz ekranlar, diziler, reklamlar bol bol.
İçerik yok, mantık yok, planlı ilerlemek yok, koordineli işbirliği yok….
Şirketler, devletler yıl sonu muhasebesi yapıyor da insanlar neden yapmıyor?
İlginç ama şu an tüm muhasebeciler, bütçeciler, bankalar, holdingler muhasebe ile meşgul. Sokaklardaki insanlar ise alışveriş telaşında.
Hediye seçme telaşı var bir de. Yılbaşı sepetleri, kıpkırmızı tüm vitrin reyonları…. Noel baba ülkesi gibiyiz maşallah. Şehvet uyandırsın diye mi, dini içerikli mi, yoksa sadece kopya mı bilmem ama vitrinlerde bol bol ponponlu başlıklar, kırmızı dantelli iç çamaşırları var.
Kitap alan yok…. çocuğuna sigorta yaptıran yok hediye olarak…. alışveriş, oyuncak, tablet!
Alkoller diziliyor boy boy raflara yeni yılı karşılarken yanlış bir şey yapmayalım diye olacak ki sarhoş olmamız isteniyor galiba.
Mezeler, çerezler…. hep gırtlaklarımızla ilgili. Meşrubatlar, hindiler, kestaneler…
mazinin sade ama mutlu yılbaşlarını anmak güzel. Zeki Müren’i, Tarkan’ı dinlemek de o gece. Ama yine gırtlak.
çaresizliğimiz ekonomiden, öğretilmişlikten geliyor farkındayım ama tuhaf.
Bizi nasıl alıştırdılarsa… yeni yıla bu şekilde giriyoruz, arkamıza dönüp bakmadan.
Ne hatalar yaptık, kimleri kırıp geçirdik, nerede yanlış yaptık, ne gibi güzel huylar kazandık diye düşünmeden, hatalarımızı düzeltmeye, güzelliklerimizi geliştirmeye çalışmadan.
Sanatçılar mesela… bir kaç gün önce çekiyorlar TV şovlarını. Canlı değil yayın. Ama o gece çalışanların on yıllık maaşı kadar bir bedel karşılığı sahneye canlı çıkıp…. on şarkı söylüyorlar en fazla. Toplasanız iki buçuk saat. Çalışanın on senelik maaşını iki buçuk saatte kazanıyorlar.
mafyalar, hırsızlar, hortumcular, vurguncuların o geceye dair başka planları var elbette. hayat kadınları müşteri derdinde, o gece nöbette olacaklar nöbet değiştirme gayretinde….
Hastanedekileri, acı çekenleri kimse düşünmüyor mesela…. fakirhanedekileri de…. Eskiden o günün gündüzünde insanlar ailelerine, sevdiklerine gider el öper, hatta akşam yemeği yer birlikte sonra ayrılırdı. Şimdi? Sosyal medyadan mesaj atılıyor!
2023’ün son yazısı bu ama bence söylediklerim mühim.
Yeni yıla daha farklı girmek taraftarıyım ben en azından tek başına olanlara acizane bir tavsiyem var; gidin bir tenha köşeye, şehri uzaktan seyreden, emniyetli bir yere. Düşünün, kendinizle sohbet edin kalabalık telaşlı ortamlarda bulunmaktansa.. En azında o gün bir saat ayırın buna. Muhasebe edin kendinizi. Düşünün….
Günlük telaşlardan zaman ayırın gerçek hayata. Öğretildiğiniz kulvarların dışına çıkın…. alışveriş hiç yapmayın mesela… bu yıl başı.
Sevdiklerinize pahalı hediyeler almak yerine mesela kağıttan gemiler yapın, eski fotoğraflarını çerçeveletin, annenizden yadigar kolyeyi hediye edin, okul karnesini verin mesela on altı yıl öncesine ait…. Güzel bir plak veya film DVD’si mesela…. bir minik pasta ama ellerinizle yaptığınız…
İnsanlar pahalı hediyeden ziyade hediye verenin sevgisini özlerler. Beklenen de hediye değildir, sizsiniz.
Kuru bir çiçek de olsa, parktan bir papatya koparsanız da gönül almak için yeter.
Hayata madem ki mola vereceksiniz…. o gece sarhoş olup sapıtmayı değil, tıka basa yemek yiyip şişmek değil kendinizle, sevdiklerinizle baş başa olmayı seçin.
O gece sofrasına tavuk kızartma koyamayanları düşünün mesela….
O gece sınırlarda nöbet tutan askercikleri…
O gece hastasını kaybetmiş akrabaları…
O gece ilk defa annesiz yıl başı geçirecekleri…
Abartmayın. Yeni yıl umut demek ama boş umutlara esir olmayın. Onun yerine gerçekçi olun, düzelin, değişin, değiştirin bir şeyleri.
Aklınızı değiştirin mesela…. saçma sapan kuruntu ve ön yargılardan kurtulun. Sebepsiz kibirlerinizi atın gitsin denize. Gece yarısına birkaç dakika kala söz verin kendinize…. gelecek yıl yapacaklarınıza dair.
bence… yeni yıla böyle girin.
Sonra ilk dakikalar olunca çıkın balkona, hayatı seyredin, normal akmakta olduğunu görün…. bakın gök yüzüne…. yalnızlığınızı ve ne kadar küçük olduğunuzu görün. Büyüklenmeden, kırmadan, saçmalamadan yaşamak sözü verin kendinize. Komplekslerini, şımarıklıklarınızı atın o gece balkondan aşağıya….
bence.